Meclis Başkanlığı, Cumhurbaşkanlığı ve kabine seçimi, uzun vadedeki neticeleri cihetiyle bir genel seçim kazanmak kadar zordur. İbret ve tedbir adına hafızalardan asla çıkmaması lazım, Adalet Partisi'ni en kuvvetli olduğu, kalkınma hızı arttığı bir zamanda, 1969'da ikiye böldüler, bölünme, anarşi ve teröre, o da darbeye yol açtı. Birinci merhale başarıyla ikmal edildi. Köksal Toptan, siyasetimizin ak sakallarından, artık devlet adamlığı katına yükselmiş seçkin bir kişi.. TBMM yönetiminin bu ehliyette birine teslim edilmesi, huzur ve istikrar doğru bir karardır. Muhalefet de memnun. Ancak bazı televizyonların sayın Toptan'ın aday gösterilmesini verdikleri haberlerin üç cümlesinden birinde eşinin başının açık olduğuna atıfta bulunmaları, görgü, terbiye, edep bakımından fevkalade rahatsız edicidir. O eşe de büyük saygısızlık olmuştur, olmaktadır. İlkel bir kavrayış. Sırada en büyük zorluk var, Cumhurbaşkanlığı. Zira bunda bütün anayasal unsurlar taraf. Şimdi merak edilen sayın Abdullah Gül'ün bir asalet örneği göstererek çekilip çekilmeyeceği. İnsanın dili varmıyor, kalemi işlemiyor ama mecburen bu tavsiyede bulunuyoruz. Sayın Erdoğan da sayın Gül'den bu zarafeti beklemekte. Kabine teşkiline gelince. Kabine, bakanlar kurulu, hey'eti vekile, vüzera. İcra organı. İktidardaki parti adına içeriye karşı, devlet ve memleket namına dışarıya karşı her nev'i tasarruf, iş ve eylemden bu bir avuç insan mes'ul ve mükellef. Bunların içinde de icracı bakanlıklar, dinamo durumunda. Esasen icranın teşkili, en ehemmiyetli olanı. İşte bu ehemmiyetine binaen fikrimizi söylemek borcundayız. AK Parti İstanbul milletvekili Feyzullah Kıyıklık'ın samimiyetle söylediği şu sözün diğer parlamenterlerin de dileği olduğunu tahmin ederiz "hem duanıza, hem aklınıza ihtiyacımız var, hatalarımızı söyleyin". Estağfirullah!. Dua, iyilerin duası. Bize düşen, hata avcılığı yapmak değil, hata ve sevaplara birlikte bakmak. Sütunumuzda ismi geçmemiş olanlar da lütfen alınmasınlar. Bazen sakınan göze çöp batabiliyor, en değer verdiklerinizi bir ân unutabiliyorsunuz. Büyük ihtimalle Abdullah Gül, Çankaya'ya çıkmayarak dışişlerinde kalacaktır. Bu bakanlıkta ne kadar muvaffak olduğu, Türk Milletini ne kadar iyi temsil ettiği münakaşasız bir şekilde ortada. Eğer Çankaya olmayacaksa hariciye için başka isim düşünülmemeli. Hüseyin Çelik Milli Eğitim Bakanlığında yüksek bir performansla çalıştı. Yerinde kalması işlerini devam ettirmesi yönünden yararlı olur. Fakat Kültür Bakanlığı için de konuşulmakta. Bu bakanlık da eğitim bakanlığı kadar kıymetli. O olmazsa üniversiteden hocası ve eski müsteşarı Necat Birinci Milli Eğitim Bakanı olabilir. Bakanlığı şu ân en iyi tanıyan kişilerden. Bununla birlikte ağırlıklı olarak Mehmet Sağlam adı geçmekte. Yetiştiği topraklardan gelen bir karakterle adı gibi sağlam bir şahsiyet. Eski YÖK başkanı ve Milli Eğitim Bakanı. Mehmet Sağlam da artık siyasetin tecrübelilerinden. Necati Çetinkaya'nın Bakanlar Kurlu'nda yer alması hem ihtiyaç ve hem de vefa borcudur. Eski vali ve eski siyaset adamı. Bir çok komisyonda başkanlık ve üyelik yaptı. Tecrübeli bir isim. AK Parti kurucularından. Son seçim zaferinde alın teri var. Elazığ'da tulum çıkartmalarının mimarı. İçişleri Bakanlığı tereddütsüzce sayın Necati Çetinkaya'ya düşünülmelidir. Aynı şekilde Recep Tayyip Erdoğan'ın kötü gün dostlarından biri de sayın Burhan Kuzu'dur. Anayasa Komisyonu Başkanlığını liyakatle yönetti. Siyasette nazariyeden başka geçen dönemde tatbikat bakımından da hayli tecrübe sahibi oldu. Adalet Bakanlığı Burhan Kuzu'nun hakkıdır. Şayet Çetinkaya başka bakanlığa düşünülürse Burhan Kuzu içişleri bakanı da olabilir. Hepsini saymamız, tek tek sıralamamız mümkün değil. Kabinede şu veya bu sandalyede olması gereken isimleri şöylece düşünüyoruz: Necati Çetinkaya, Burhan Kuzu, Hüseyin Çelik, Mehmet Sağlam, Edibe Sözen, Ertuğrul Günay, Zafer Çağlayan, Murat Başesgioğlu, Vecdi Gönül, Kürşad Tüzmen, Mehmet Aydın, Abdullah Gül, Ali Babacan. Bunlardan başka isimler de var. Fakat hepsini tanımıyoruz. Yenilerden çok parlak kariyer sahibi olanları işitmekteyiz. Çankaya için aday olarak Murat Başesgioğlu'yla Vecdi Gönül'ün kalacağı kanaatindeyiz. İkisi de beyefendi, ikisi de sorumluluk sahibi iki kıymetli şahsiyet. Fakat askerin Vecdi Beyi tercih ettiği ortada olan bir gerçek. Vecdi Gönül, daha birkaç gün önceki bir dost meclisi sohbetinde gördük ki yakın ve uzak tarihimizi iyi bilen, iyi tahlil ve terkip edebilen, tarih şuuruna sahip, milletin ve dolayısıyla devletin zenginleşmesi şartına inanmış bir bilge kişi. Herkes için hayırlısını temenni ederiz. Bu millete makamından şeref alan değil, oraya şeref verenler lazım. Makamı hizmetin çilehanesi olarak görebilen basiret sahipleri lazım. Tekrarlayalım, Başbakanın işinin zorluğu elinde 5 kabine kuracak kadar zengin bir kadro olmasından. İnşallah zafer sarhoşluğu olmaz, 1969 felaketini tekrar yaşamayız. "Birlikte rahmet, ayrılıkta azabı ilahi vardır."