Kadını kaybetmek

A -
A +

Cemiyetin bir yanında olan hadisenin diğer tarafta cereyan eden başka bir hadiseyle münasebeti elbette vardır. Fenerbahçe-Galatasaray maçında bazı FB'li kadın taraftarların küfrettikleri haberlerinin basında yer aldığı aynı gün bir başka haber daha vardı. Bir milyon vatandaşımız yalnız yaşıyormuş. Kültürü "yalnızlık Allah'a mahsustur" diyen bir hayatta ne ürkütücü bir manzaradır bu? Zira sayının çoğunluğunu kadınlar teşkil ediyormuş. Bu problem hiç de hafife alınır gibi değil. Bir milyon iki yüz bin demek, hane sayımızın yirmide biri gibi bir şey. Başka bir husus daha var. Bu belki ilk ikinin de doğuş sebeplerinden. O da boşanmalar. Evlenmek farz değildir. Boşanmak da haram değil. Ne var ki bekârlık asla sultanlık, boşanma da makbul değil. Evlenme yaşı tahsil, master, doktora, lisan öğrenme, iş hayatı... gibi gerekçelerle yukarı çıkabildiği kadar çıktı ve evlenme yaşı tehlikeli noktalara vardı. Şimdilerde toplum, evliliğin rağbetten düşürülme projesiyle karşı karşıya. "Birliktelik" diye bir sinsi alışkanlık geliştirilmekte. Ailede sabır, tahammül, hoş görü, kanaat gibi sütun değerler darbe yedi. Bir yastıkta kocamak efsane olma yolunda. Düğünün ayında, neredeyse haftasında boşanmalar yaşanıyor. Diğer taraftan aile içi şiddet tırmanışta. Çoklukla kadın darp görmekte, yaralanmakta, keza kadın da zaman zaman kocaya karşı benzer fiiller işliyor. Hiç iri kıyım laflar etmeye gerek yok. Bütün bunlarda ana sebep mânevî fukaralıktır. Yedek ders olduğu halde Kur'an-ı kerîm ve Siyer-i Nebi'yi yani Allah'ı ve Peygamber'i mahkemeye verenler ağır vebal altındadır. Şüphesiz ki şehirleşme süreci yaşıyoruz. Şüphesiz ki aynı zamanda batılılaşma sürecindeyiz. Bunlara bir de küreselleşme baskısı eklendi. Sanayileşmeden elektroniğe, haberleşmeden sosyal medyaya kadar iç içe devrim dalgalarına maruzuz. Bunların insanı, aileyi, cemiyeti sarsmadığını kim söyleyebilir? Genç kız on yıllar boyu 19 mayıs festivallerinde soydurulurken beri tarafta teşvik edici bir dille boyalı basın çıplaklığı meşrulaştırıyordu. Günümüzde yukarıdaki sebeplerin yanı sıra dizilerdeki yalan hayatlar aileyi daha kökten sarsmakta. Çocuğu yetiştiren annedir. Bir genç kız, anne adayıdır. Anneliğe hazırlanmak en mükemmelinden olması gerekir. Kadını kaybetmekte olduğumuz bir vakıadır. Çıplaklık bir kayıp. Boşanma bir kayıp. Taciz bir kayıp. Şiddet bir kayıp. Kadın kaybedilirse aile kaybedilir. Aile kaybedilirse ortaya hastalıklı bir toplum ve içten çürümüş bir devlet çıkar. O devlette kadın, stadda küfrederek yalnızlığından intikam almaya, mutlu olanlara galip gelmeye çalışır. Çünkü dengeler ve psikoloji bozulmuştur. Bu belki bir sosyal kesimdeki kayıp. Ama şimdiden haber veriyoruz. Buna yakında muhafazakâr kayıplar eklenecek... Çivi yerinden çıktı.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.