Kandil, İmralı'dan rol mü çalmakta?

A -
A +
Bugünedek böyle bir soru dile getirilmedi.
Bundan sonraysa konuşulması mümkündür. 
Çünkü, Kürtçü unsurun fikir ve niyet birliği içinde olduğu söylenemez. Orada da şahinler mevcut. Derin örgütten de söz edilmekte. Abdullah Öcalan,14 Senedir ceza evinde. Ağırlaştırılmış müebbed hapis cezasına çarptırılmış bir mahkum. Normal şartlarda böyle bir örgütün ya dağılması veya içerdeki liderin tanınmayarak yeni liderlerin çıkması gerekirdi. Birincisi olmadı. İkincisi içinse bu arzudakiler fırsat bulamadılar. Taraftar kitlesi olan birini saf dışı bırakıp yerini almak kolay değildir. 
Peki Abdullah Öcalan ile bazı isimler arasında dışarıya sezdirilmeyen bir mücadele yok mu? 
Bir mukayese yapmak gerekirse İmralı'dan gönderilen mektuplar, Murat Karayılan'ın 25 Nisan'da Kandil Dağı'nda yaptığı basın toplantısındaki açıklamalarından daha ılımlı ve uygulanabilir gözükmekte. 
Süreci takip edenler, Karayılan'ın baştan beri "ben de varım" "biz peki demezsek bu iş yürümez" havasında olduğunu fark etmişlerdir. İleri sürdüğü 3 Şart, Öcalan'ın iradesini aşar vaziyettedir. 
O üç şarta göre militanlar, Türkiye dışına silahlarıyla çıkacaklardır, demokratik iyileştirmeler yapılacaktır, Abdullah Öcalan serbest kalacaktır. 
Ancak bunlar olduktan sonra silahlar bırakılabilir. 
Bu sözler elbette bir göz dağıdır... 
Halbuki, İmralı'ya gidip Öcalan'la görüşmüş olanlardan BDP'li vekil Altan Tan, iki gün önce yaptığı açıklamada aynen şunu söyledi "süreç akamete uğrasa bile silahlar ebediyyen susmalıdır". 
Doğru görüş budur. Zira kanın durması, aynı vatan çocuklarının birbirini öldürmelerinin önüne geçilmesi, ortak refah ve büyümenin yakalanması, kardeşliğin yeniden tesisi isteniyor. Bunları hedef almış bir süreç ancak, samimiyet, itidalli hareket ve fedakârlıkla mümkün olabilir. 
Karayılan'ın basın toplantısında bu niyeti okuyamadık. Sanki Öcalan'ın bırakılma isteği bile bir bahane. Asıl hedef hareketin liderliğidir. Böyle olmasa neden Öcalan'ın mektuplarındaki muhteva kaale alınmayarak negatif bir tavır ortaya konuyor? 
Öyle tahmin ediyoruz ki bu barış süreci örgütte kopmalara, iç isyana yol açacaktır. "Biz 30 senedir bunun için mi öldük, öldürdük?" diyenlerin çıkması sürpriz olmaz. Buna rağmen geniş kitle barıştan yanadır. Rol çalanların bir şey yapabileceklerini sanmıyoruz. Şimdiden sonra açık ve örtülü engellemeler hüsrana uğramaya mahkumdur.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.