Kaosun eşiğinde...

A -
A +

Sanayi çağının öncülerinden Henry Ford el emeği, beyin zonklaması, göz nuru ile ilk otomobili imal ettikten sonra, bir rivayet bir mühendis arkadaşının mezbahadaki işlemin tersini uygulayarak bulduğu bant üretimine ilk arabayı koyduktan sonra kırk yıla yakın aynı model ve siyah renkli arabayı hiçbir büyük problemle karşılaşmadan satmış. Hatta -bundan önce de bahsettim mi bilmiyorum- dört beş ay süren bir Avrupa seyahatinden döndüğünde kendisine sürpriz yapmak isteyen oğullarının ve arkadaşlarının büyük bir heyecanla onun için hazırladıkları yeni modeli gördüğünde çok sinirlenmiş, yeni modele değil mevcut T-35'i daha hızlı nasıl üretebileceklerine kafa yormalarını emretmiş!.. Aradan birbuçuk asır geçti. Şimdi durum şu. Otomobil almak isteyen bir müşteri oturuyor bilgisayarın başına, giriyor almak istediği markanın web sitesine, son çıkan arabayı getiriyor ekrana ve başlıyor isteklerini sıralamaya. "Koltuklar renk kataloğundaki şu numaralı yavru ağzı pembe olacak, direksiyonda radyo düğmelerini lütfen kaldırın ben bunu tehlikeli buluyorum bu düğmeleri konsolun sol üst tarafına koyun, motor gücü şu kadar olsun, pek pahalı ama yeni tip vites sistemi koyalım, şoför koltuğu alçalıp yükselebilsin aynı zamanda koltuğun yataylığı da ayarlanabilsin, arabanın dış rengi önden r-20 kırmızı renk ile başlayıp arkada b-60 bordoya doğru koyulaşsın tamponlar da buna uygun olarak boyansın, direksiyon simidi...." İş bu kadarla kalsa yine iyi, siz bu istekleri karşılayamam derseniz rakipleriniz lütfedip web sitenize giren müşterinizi ışık hızında elinizden kapıverirler. O zaman oturup adamakıllı düşünmek zorundayız. Bizim yaptığımız iş, içinde bulunduğumuz ortam şimdi nasıl davranmamızı gerektiriyor? Daha da önemlisi önümüzdeki günlerde nasıl üretip nasıl satmamız gerekecek? Bunu kestirmek çok zor olduğuna göre ne yapacağız? Gittikçe şiddetlenen rekabet karşısında havlu atıp kültürel açıdan şimdiden kaybetmeye başladığımız bağımsızlığımızı ekonomik açıdan da kaybetmek durumunda mı kalacağız? Batı ülkelerinin kirli, işlerinin fasoncusu diğer bir deyişle global ekonominin modern köleleri mi olacağız? Bu beyin zonklatan meselelerle baş edebilmek için öncelikle saçma sapan tartışmaları bir tarafa bırakıp, insanı işin odağına alarak, zihinsel, duygusal ve manevi zekalarımızı yepyeni bir düşünce modunda kullanarak 'Kuvantum Bilim' anlayışına terfi edip güçlü bireyler, aileler, şirketler, örgütler yetiştirip "ekonomik tsunamiler"e göğüs germeye çalışacağız. Çünkü insanoğlu, özellikle Newton'dan başlayarak insanın duygu ve maneviyatını hiçe sayan materyalist düşünce tarzından paçasını kurtarmadıkça gerçek mutluluğa kavuşamayacaktır. Lütfü Kırdar'da buluşalım Bu yüzden 23 Şubat 2005 gününü iple çekiyorum, kaosun eşiğindeki insanlığı ve bilimi 20. Yüzyıl karanlığından! kurtarmak için çalışan öncülerden biri olan Bayan Danah Zohar'ın yönetim bilimine yepyeni ve aslında bize hiç de yabancı gelmeyen fikirlerini kendi ağzından tekrar dinlemek için. Meraklısıysanız bu gibi uçuklukların, o gün sabah Lütfü Kırdar Kongre Binasında buluşalım.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.