Karar

A -
A +

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun Kıbrıs üzerinden İstanbul’a hileli şekilde nakil yaptırmak suretiyle sahte diploma sahibi olduğu iddiası kaç senedir konuşuluyordu. İstanbul Üniversitesi’nce yürütülen tahkikat sonucu iddia, yerinde bulunarak adı geçen şahsın diploması iptal edildi. Verilmiş olan diploma yok, keenlemyekün addedilerek geri alındı. Böylece söze konu kişi, lise mezunu durumuna gerilemiş oldu.

 

Hadisenin TCK’ya göre "resmî evrakta sahtekârlık suçu" işlemekten dolayı adli tarafı ve alınacak ceza bir tarafa, ayrıca böyle bir sonuç Anayasanın Cumhurbaşkanı adayı olmak için aradığı üniversite mezunu olma şartı sebebiyle Ekrem İmamoğlu’na Cumhurbaşkanlığı kapısını da kapatmaktadır.

 

Diploma tartışmasının, bu şekilde tecelli etmesinin hemen ardından yine hayli zamandır konuşulan diğer iddialar için 19 Mart 2025 sabahı Savcılığın başlattığı soruşturmayla Ekrem İmamoğlu ve 84 kişi gözaltına alındılar. Bunların arasında Şişli ve Beylikdüzü belediye başkanları da var.

 

Cumhuriyet Başsavcılığı, "Örgütlü Suçlar Büroları" tarafından icra edilen iki farklı tahkikat başlatmış bulunuyor. Birinci soruşturma "PKK ile ortak hareket etme ve adı geçen örgüt üyelerini işe yerleştirme" suçlamasına dair. İkinci soruşturmaysa "yolsuzluk ve rüşvet alma"yla alâkalı. Soruşturma neticesi, Savcı, şüpheli ifadeleri ve delilleri nazar-ı dikkate alarak iddianamesini hazırlayacak ve böylece emniyetten adliye safhasına geçilecektir. Şüphesiz ki ceza mahkemesi, 85 kişinin tamamı veya bazıları hakkında tutuklama kararı verir. Muhakemeler neticesinde de sanıklar ya beraat veya mahkûmiyet alacaklardır. Bu akıbeti, yargılama süreci gösterecek…

 

Hiçbir kimse, hiçbir kimseyi peşinen mahkûm etme hakkına sahip olmadığı gibi kimseyi suçsuz ve iftira ve tertibe maruz kalmış gösterme hakkına da sahip değildir. Bütün hukuk sistemlerinde "beraat-i zimmet" yani “suçsuzluk” karinesi ve "şüpheden sanık faydalanır" kaidesi esastır. Kim mağdur, kim fail, bunu ancak ve sadece mahkemeler kararlaştırır. Mahkemeler, zaten bu sebeple vardır. Zira ihkak-ı hak yani kendi başına buyruk hak tahsil etme ayrıca suçtur.

 

Diğer yandan yine bir hukuk kaidesi kadar sağlam olan bir söz vardır. Asırlardır tekrar edilir. O sağlam söz şöyledir: "Şüyuu vukuundan beter…" Bir konuda lafın, yayılması, yapılmasından beter. Seçmenin inanıp güvenerek İstanbul’a hizmet şerefini emânet ettiği Ekrem İmamoğlu ve yol arkadaşları, bu vahim iddialardan kurtulabilecekler midir?

 

Diploma için idarî itiraz ve dâvâ hakkı var… Diğer ağır iddialar, artık mahkemede. Yine bir hukuk kaidesidir; müddei yani iddia sahibi, iddiasını ispatla mükelleftir. Mahkeme, kamunun avukatı savcıyı ve sanıkları dinleyerek, dosya münderecatını okuyarak kararını verir. Böyle bir ihtimal mümkün görünmüyor ama farz-ı muhal mevzubahis sanıklar, müsned yahut atılı suçlardan beraat etseler bile bu itham ve iddialar, bir leke olarak üstlerinde hep kalacak, bu ayıplar mirasçılara intikal edecektir.

 

Bu dediklerimiz mes’elenin bu tarafı.

 

Mes’elenin diğer tarafı da şudur?

 

Ekrem İmamoğlu, böyle bir gelişmeyi bilhassa mı istedi? Savcı, polis, yakasına yapışsın diye hesaplar mı güdüyordu? CB olmak için üç sene evvelden mi dağ-tepe dolaşmasının da altında bu kurnazlık mı mevcuttur? Bu sorular, insana garip gelebilir. Zira anormal davranışlardan bahsediyoruz. Fakat şu bir hakikat ki adı geçen insan, İBB Başkanı seçildikten sonra bir fikr-i sabite yakalandı. Kurtulamadığı düşünce şöyle: "Recep Tayyip Erdoğan, İBB başkanıyken mahkûm oldu, bu mahkûmiyet O’na Cumhurbaşkanlığı yolunu açtı. Ben de bir mahkûmiyet alırsam, kapılar bana da açılır!" Bunlar kelime kelime hiçbir zaman telaffuz edilmedi ama o kadar aşikâr ki fark etmemek mümkün değil.

 

"Ya devlet başa, ya kuzgun leşe!" diyen yüksek ahlâktan her ne olursa olsun, ister terör ister yolsuzluk kendine çalışma hastalığına yakalanmak!!!…

 

Eyvah!.. Dememek mümkün değil.

 

Şimdi herkes itidal ile hareket etmekle mükelleftir. Soğukkanlılıkla hareket etmeli.
İş, adliyeye intikal etmiştir. Bu mahkemeler, herkese lâzım. Onların itibarına halel getirmemeli, üzerlerinde şüphe bulutları dolaşmamalı. Terör bitirilirken bu defa da içeride kargaşa çıkartmamalı. Gazze’de sahurda bile yüzlerce masum katledilirken, Trump’ın ipi çürükken, Ukrayna’nın her şekle girmesi mümkünken hiç kimse kendi parti mensubunu korumak için sorumsuzluk göstermemelidir. Kim suçluysa mahkeme tespit etsin ve cezasını çeksin. Bu devlet, 1.000 yıldır ayaktaysa Sultanların gerektiğinde gözünü kırpmadan öz evladını feda etmesindendir.

 

Ortalıktaki manzarayı herkes sergileyebilir. Lider o kimsedir ki "şüpheli, değil belediye başkanı, evlâdım da olsa reddederim!" diyebilendir.

 

85 kişi gözaltında.

 

Diğerleri de milletin gözü altında.

 

 

 

Rahim Er'in önceki yazıları...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Yalınız Efe20 Mart 2025 20:22

Yürü üstüne üstüne; fırsatçının, fesatçının, hayının...