Karar üzerine düşünmek

A -
A +
Elbette yazık oldu... Sadece kendilerine değil, aile efradına da yazık. Bazısı mesleklerinin en olgun çağında, bazısı emekliliğin huzur iklimine henüz adım atmışken telaffuzu bile ürpertici cezalarla karşılaştı...
Buna sebep olan kim, mahkeme mi?
Mahkemenin mükellefiyetleri kanunla tayin edilmiştir. Dâvâya bakan hey'et, hukuk, dosya ve vicdanıyla hareket etme mecburiyetindedir. Suç delilleri dosyadaysa. Emniyet, iddia makamı safhaları geçilip muhakeme yapılarak zanlılar âleni duruşmalarla dinlenmiş, müsned suçlara karşı müdafaaları alınmış, şahitler konuşmuş ve böylece suç sübut bulmuşsa mahkemenin yapacağı bir şey yoktur, hakim, kanunu tatbik eder.
Yargı bağımsızlığı, mahkemelerin istiklalidir. Hiçbir mahkeme, hiçbir hakim talimat alarak isteğe göre karar veremez. Aksi, onların mânevi dünyalarına da meslek hayatlarına da şereflerine de aykırıdır.
Bırakınız idam karşılığı olan ağırlaştırılmış müebbeti, üç aylık ceza bile az mıdır? Sanılmasın ki hakim ve savcılar, bu kararlar karşısında zevk ve neş'e içindeler. Bir cerrah, zarurete binaen bir kolu keserken ağaç dalı kesmediğinin şuurundadır. Mahkeme hey'eti de öyle. Bir sosyal iyileştirme yaparken cezanın ne demek olduğunun idrakinde olmakla birlikte yapacak bir şey yoktur. Çünkü cezadan murat ibret yoluyla adaleti tesisdir. Devleti devlet yapan sebeplerin başında adalet tevzii gelir.
Suç sabit olmuşsa ceza mutlaktır.
Diğer taraftan "derecat" denen ve artık çoğalmış olan kademeler vardır. Yargıtay'dan AYM'e, AİHM'e kadar itiraz ve temyiz yolları uzanabilmekte. Müracaat üzerine hakimin hükmü bu mahkemelerde ele alınır. Ya tasdik edilir. Veya kısmen yahut tamamen bozulur. Ya esastan bozulur veya usulden bozulur.
Savcının "silahlı terör örgütü" dediği Ergenekon Dâvâsı'nda muhakeme henüz nihayete ermemiştir. Geçmişte alt dereceli mahkemenin verdiği idam kararının beraatle neticelendiği görülmüştü.
1514'ten bu yana devam eden bir isyan ve darbe virüsü bu memlekete çok zaman ve insan kaybettirdi. Tahammülsüzlük, ötekileştirme, kendini elit sayıp demokrasiyi kendi zihniyetinin emrinde görmekle çılgın teşebbüslere girilince bir gün bir Molla Kasım çıkabilmekte...
Ne demişler?
-El mi yaman, bey mi yaman?
Ne demişler?
-El yumruğunu yemeyen kendi yumruğunu balyoz sanır!
Kabahat dışarıda aranacağına herkes kendine baksa daha iyi eder. Hükümet devirmeye teşebbüs eden, bu uğurda cephanelikler kurup ölüm planları yapanlar her hukuk devletinde sîgaya çekilir. Hadis-i şerifte "bir kimsenin kendi kendisine yaptığı kötülüğü cümle âlem bir araya gelse yapamaz!" buyuruluyor.
Buna insanın kendini yönetmesi dense gerek...
Türkiye, tarihi berbat bir alışkanlıkla hesaplaşıyor.
Yargılamanın devamında kimsenin haksız yere bir gün dahi ceza almaması, hak edenin de bir gün dahi noksan ceza almaması adaletin tecellisi olacaktır.
Bu devlet, Halife Hazreti Ömer'den itibaren öz evladını bile cezalandırabildiği zamanlarda büyük devlet oldu.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.