Kararı, KKTC halkı versin

A -
A +

Kıbrıs konusunda hem Türkiye hem de KKTC kamuoyu ikiye ayrılmış durumda. Çoğunluk çözümden yana. Bu meselenin böyle sürüp gitmesi mümkün değil. Hükümet, aydınlar ve medya çözüm istiyor. Bununla birlikte diğer tarafın tezleri de yabana atılır cinsten değil: Derogasyon dedikleri istisnai vaziyet şekillenmiş değil. Sınır düz olsun diye ısrar etmemize rağmen testere ağzına döndü. Güneyden gelecek Rum göçü de hem ürkütücü ve hem de düşündürücü. Bunlar doğru. Türk hükümeti bunların farkında. Üstelik hükümet , iş başına geldiğinden beri canını dişine takarak bu meseleyi yarınlara bırakmadan bugünden halletmek istiyor. Ne var ki bu bir "ver kurtul" politikası değil. Ankara'da Başbakan Tayyip Erdoğan'la yaptığımız görüşmede olmazsa olmazlarımızdan asla taviz vermeyeceklerini çok net bir şekilde dile getirdi. Nitekim savunmaları da o yönde: Ortada federal bir çatı devlet ve bu devlete vücut veren iki eşit kurucu devlet vardır. Kurucu devletlerin kendi milliyet isimleri olacaktır. KKTC kalabilir. Aynı şekilde bu devletlerin anayasaları, milî marşları bayrakları da olacak. Bunların hepsi KKTC'de mevcut. Keşke konfederal devlet olsaydı da diyebiliriz. Lakin müstakbel yapı münhasıran federal de değil, ikisi arası bir statü gösteriyor. Diğer yandan Türkiye Cumhuriyeti'nin garantörlük hakkıyla Londra ve Zürih andlaşmaları da yürürlükte kalmakta. Askerimiz de KKTC'de bulunmaya devam edecek, zamanla tedricen azalacak. En mühim unsurlardan biri Türkçe, hem resmi dil sıfatını kazanacak, hem de AB dili olacak. Görünmeyen fayda ise KKTC'nin AB'ye girmesiyle Türkiye de esasında dolaylı da olsa AB'ye kapı açmış olacak. Zürih ve Londra andlaşmalarının engelleyici hükümlerine rağmen Güney Kıbrıs Rum Cumhuriyeti'nin AB'ye alınması ne Türk hükümetinin kabahatidir, ne de KKTC hükümetinin. Bu ayıp bizatihi AB'nin. Eğer Güney Kıbrıs üzerine dışarıdan büyük tazyikler olmazsa referanduma "hayır" diyeceklerdir. Türklerinse kıl payı "evet" diyecekleri anlaşılıyor. Sonuca göre Türkiye, dünya önünde iyi niyetini isbat etmiş olduğu gibi KKTC de iyi niyetini ortaya koymuş olur. Her iki halde de Türk tarafı kazançlı çıkacaktır. KKTC ya AB'ye girecek veya tanınacak. Böyle bir yol ağzına varmış olmak az başarı değildir. Peki KKTC zararlı ise neden Rumlar, sokaklara dökülmüş feryat etmekteler? Herhalde KKTC halkı kendi istikbali için en isabetli seçimi yapacak olgunluktadır. Başbakan Tayyip Erdoğan'ın Annan planının son şeklini alması üzerine İsviçre'de yaptığı konuşmada dediği gibi bu bir uzlaşmadır. Uzlaşmanın kazananı ve kaybedeni olmaz. Evet, İsviçre'de zafer kazanmadık, zaten hangi batı şehrindeki konferans veya müzakerede zafer kazandık? Lozan mı zafer? Fakat elde edilenler de az değil. Bazı pürüzler de zamanın derinliğinde hallolur, zaman en iyi ilaçtır.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.