İstanbul Valisi Muammer Güler'in geçenlerde bir çıkışı olmuştu. Elini-kolunu sallayan herkes istediği ân bu şehre gelip yerleşememeli diyordu. Bunu ilk defa Tayyip Erdoğan vize getirelim diye seslendirmişti. Belediyede yeniydi, erken olmuştu, henüz tanınmıyordu, partisine farklı bakılıyordu o yüzden ortalık fena karışmıştı. Belki o günlerde alınacak böyle bir tedbirle bugün İstanbul nüfusu 10 milyonun altındaydı. Biz 1 milyon 600 binli İstanbulluyuz. Bu sebeple şu keşmekeş aykırı geliyor. 15 yıl sonra valinin bir kere daha dile getirdiği fakat hızlı iç ve dış gündem yüzünden kaybolup giden teklif, Osmanlı İstanbul'unda uygulanıyordu. Halbuki o günkü İstanbul'la bugünkü İstanbul'un nüfusları mukayese bile edilemez. Ne yapılacak? Yerleşik nüfusu 15 milyonlarda. Her sene bir Anadolu kenti, çığ gibi kopup İstanbul'un üstüne düşüyor. Bu netice, beraberinde işsizlik, asayiş, ahlak gibi birçok problemi de getirmekte. Meselenin bir ânda halli imkânsız. Evvela insanları doğdukları yerlerde doyuracaksınız. İstanbul'un idari bakımdan iki veya üç vilayete bölünmesini hiçbir şekilde doğru da bulmuyoruz. Faydası olmadığı gibi yeni yüklere sebep olacaktır. Bunun yerine tabir caizse devlet belediyelerle barışmalıdır. Çünkü belediyeler gelen iktidarlara göre ya destekleniyor veya budanıyor. Halbuki belediyelerin trafik hizmetleri gibi birçok mevzuda takviyesi isabetli olacaktır. Son 15-20 yıldır belediyelerimiz iyi çalışıyorlar. Her partiden belediye iyi çalışmakta. Her partiden başarısız birkaç belediye var. 10 gün önce Kartal Belediye Başkanı Arif Dağlar'ın makamındaydık. İki saat kadar Kartal'ı anlattı. Dosyalar getirdi. Sistemi izah etti. Nerden başlayıp nerelere geldiklerini resmetti. Sosyal hizmetleri gösterdi. İddialarını ortaya koydu. Kartal, eskiden unutulmuş bir İstanbul kıyısı gibiydi. Ne var ki Osmanlı idaresi, İstanbul merkezi dışında yine bu şehrin hudutları içinde ikinci belediye teşkilatını ilk defa 1871 yılında Kartal'da kurmuş. Şehremaneti de Yasin Ağa. Bundan dolayı belediye, açtığı yeni alt geçitlerden birine bu zatın adını vermiş. Kartal isminin nereden geldiğini de sohbet sırasında öğreniyoruz. Kartal, Osmanlı ordusunda gözcülerden biridir. Fetih baskınları sırasında Bizans askerlerini gözleyen neferlerimizden. Böyle bir nöbet esnasında şehit olur. Adı sonradan "Kartal Baba"dır. Arif Dağlar ekibi, kabrini imar ederek ziyarete açmışlar. Bunun bir rivayetten ziyade hakikat olduğu Göztepe isminden de anlaşılmakta. O semtimize de Gözcü Baba'dan dolayı Göztepe denmekte. Kartal, açılan dünya çapındaki mimari yarışmalarla şekillenen sanayi bölgesi, altyapı hizmetleri, limanları çarşıları ve büyük hamleleriyle yepyeni bir şehrin doğumunu haber veriyor. Belediyeye adım attığımızda sade ve huzurlu bir mekâna girdiğinizi hissediyorsunuz. Başkanı ve basın müşaviri Enver Durmuş'u dinledikçe kısmen olsun yapılanları görmektesiniz. Kartal örneğinden hareketle şunu yapamaz mıyız acaba? Hep beraber düşünelim. Osmanlı, neden merkezden sonra ikinci şehremanetini Kartal'a kurdu? O zaman Kartal, olsa olsa köyden biraz büyük bir kasabadır. Belli ki, biz öyle zannediyoruz, Kartal'ı bir İstanbul kapısı olarak düşünmüş. Hükümetin, hükümetlerin İstanbul merkezini hele hele İstanbul'un Avrupa yakasını rahatlatması lazım. Trafik bunaltıyor, kapkaç korkutuyor, uyuşturucu tehdit ediyor. İstanbul'da kaybeden Türkiye'de tutunamaz. Avrupa Kültür Başkentini bölmeyi düşünmek abesle iştigaldir. Belediyeleri takviye edelim. Pendik'i daha evvel görmüştük. Erol Kaya da Kartal gibi fevkalade hizmetler yapmış. Bu sebeple Tuzla, Pendik, Kartal, belki Şile, belki Maltepe, İstanbul'a bağlı olmasa bile Gebze, aynı alan düşünülerek en azından göçü buralarda tutmalı. Merkezdeki nüfusu buralara kaydırmanın çarelerine bakmalı. Artık ortak bir hava meydanları da var. Bu bölgede bazı hizmetlerin daha ucuz olması mümkün. Ev taksitleri, su, elektrik, doğal gaz, otobüs bileti vs. ucuz, vergi düşük olsa nüfus, zaman içinde kendiliğinden yer değiştirir. Arif Dağlar, Erol Kaya'lar ve diğerleri, hakkı teslim için söylemeli, aşkla çalışıyorlar. Belediyeler, şehirleşmeye çok büyük katkılarda bulundu, bulunuyor. Çalışmayanları zaten seçimler eritiyor. Önce etraftaki, İstanbul girişindeki ilçeler çekim merkezi yapılır, İstanbul rahatlatılır sonra tedricen vize veya başka bir tedbirler düşünülür. Bütün belediyelerde gördüğümüz ortak eksikliğe gelince. Kültür ihmali... Hemen itiraz edebilirler. Ancak sahneye şarkıcı çıkartmak kültür hizmeti değil. Kartal belediyesine bir de hatırlatma. Kafkas Kartalı İmam Şamil'in isminin en iyi parka verilmesi, hayatının özet olarak girişe yazılması bir kadirşinaslık olacaktır. Böylece çifte kartalınız olur. İstanbul, aynı zamanda kapılar şehridir. Edirne Kapı, Topkapı, Mevlana Kapı, Silivri Kapı, Aya Kapı, Eğri Kapı, Çatladı Kapı, Yeni kapı, Ahır Kapı vs. Bir de Kartal Kapı olsun.