Kendi iklimimizi kucaklamak

A -
A +
Hüküm sürdüğümüz büyük coğrafya, "yedi iklim-dört bucak" sözündeki cesaret ve azâmetle tarif edilirken gün gelmiş, devrân dönmüş, bu cesaret ve azâmet "yurtta sulh, cihanda sulh"  ihtiyatına gerilemiş...
"Suriye'den bize ne; bizim fakirlerimiz yetmiyor mu?" diyenler gibi "Somali'yi bırak Soma'ya bak" diyenler, bize "yurtta sulh, cihanda sulh" sloganını çağrıştırdı.
Kalbleri ve zihinleri büyük ideal ve büyük ufukların gül kokulu aşılarıyla aşılanmayıp mahkûm düşüncelerle prangalananlar, dün-bügün-yarın denkleminden hareketle cihan çapında hareket kabiliyetini kazanamazlar.
Oysa; Türkiye, muhteşem mazimizde olduğu gibi murdar hali arkada bıraktığı yeni çağda da bu iklimin orta direğidir. Orta direğin yükselttiği otağı hümâyûnun etekleriyle sarıp sarmaladığı her memleketin derdi, tasası ve sevincini paylaşmakla mükellefiz.
Soma, evin içidir...
Soma'yla canla-başla meşgul olduğumuz gibi Somali, Mısır, Filistin, Suriye, Irak, Dağlık Karabağ, Kırım, Batı Trakya, Kosova, Bosna ve diğerleriyle de meşgul olacağız. Bu, imânımızın, irfanımızın, tarihimizin, yaşadığımız büyük iklimin 2023 Büyük Türkiye ve 2071 Cihan Devleti Türkiye dâvâmızın omuzlarımıza yüklediği aziz vazifedir.
Bir zamanlar Tek Parti zihniyeti, "bizim tarihimiz 1923'ten başlar" yalanıyla genç beyinleri yıkamaya çalışırdı. O -güya- tez, üniversite yıllarımıza kadar devam etti. Halbuki zaman ve mekânına göre 150 yıl, 300 yıl, 500 yıl gibi asırlarla yaşadığımız, bazıları 1920'lere kadar has vatanımız olan topraklara ve o toprakların insanına, oradaki türbelerimize, saraylarımıza, konaklarımıza, sayılamayacak denli çok eserlerimize hatıralarımıza, atlarımızın rüzgârdaki nal seslerine varıncaya dek bigâne kalamayız.
Bilmeyenler safca sorabilirler: "Somali de mi öyle?" Elbette; orta Afrika da Osmanlı mülküydü. Bu sebeple Soma faciası, 77 milyon vatandaşımızla Türkiye Cumhuriyeti devletini ne kadar alâkadar ediyorsa Bosna'nın sel felaketine maruz kalan güzel insanları da Kırım'ın, Filistin'in, Mısır'ın, Suriye'nin mazlum, mağdur ve kimsesizleri de bizi aynen ve birinci dereceden alakadar etmektedir.
Aydın yabancılaşmasının dumura uğrattığı beyinler, düveli muazzamanın gelip burada üs, mektep vs. açmasını, Osmanlı Milletler Topluluğu coğrafyasıyla ümmet coğrafyasında işgaller yapmasını yadırgamazken Devlet-i Ebed Müddet'in günümüzdeki devamı Türkiye'nin TİKA ile bayındırlık, Yunus Emre ile ilim-irfan, Kızılay'la şefkat, THY ile gönlümüzü götürmesine karşı durmaktalar.
Yabancılaşmış çeyrek aydın, ağacın gövdesindeki kurt gibidir.
Biraz daha sabır; onlardan bazısı uyandı. Kalanlar, "tarihimiz 1923'ten başlar" diyenlerin devamı zavallı azınlıktır.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.