İstanbul'da yaşayanların sadece yüzde 33'ü kendilerini İstanbullu saymakta. Yüzde 51 kendisini İstanbul'un sahibi olarak görmemekte. Aynı kitle, aynı zamanda çocuklarının kendilerini memleketleriyle tanımlamasını istemekteler. Yüzde 44 kendisini İstanbullu hissetmemekte. Daha feci olansa yüzde 11'in kendilerini İstabullu hissetmek istememesi. Bu şehir mensuplarının yüzde 17'si İstanbul'un hiç bir şeyini sevmiyormuş. İstabul'un mimari, tarih, tabiat ve kültür zenginliği ile bu sonucu yan yana getirdiğinizde tahayyülünüz size her şeyi anlatacaktır. Yüzde 17 memleketlerine gittiklerinde İstanbul'u özlememekteler. İstanbul'da yaşayanların yüzde 51'i şivelerini, yüzde 47'si hayat tarzlarını değiştirmemiş. Yüzde 28 tarihi ve turistik mekânlara, yüzde 17 adalara, yüzde 11 Boğaziçi'ne gitmemiş. Deniz kenarına inmemiş olanlar ve diğer yakaya geçmemişler var. Dünyanın kültür payitahtı olmaya layık İstanbul'da yaşayanların yüzde 64'ü hiç bir ilmi, kültürel ve san'at faaliyetine katılmamış. Hatta hatta İstabul'da yaşayıp da deniz görmemiş vatandaşlarımız bile varmış. Liste uzayıp gitmekte. Bunları İBB Başkanı Ali Müfit Gürtuna açıklıyor. Sayın Gürtuna, ilim, sanat ve medya mensuplarından bir grubu, Four Seasons Hotel diye modern bir yapıya dönüşen bir zamanların meşhur Sultanahmet Cezaevine topladı ve uzun uzadıya bunları anlattı. Dedikleri zarifçe sıralanmış sitemler. Gürtuna, şunları diyor: -Bu, İstanbul'un kabul edebileceği bir bir şey değildir. Bir kent olarak İstanbul, aidiyet dışı kalınca kültürü de aynı akıbete uğramaktadır. Faaliyetler, kentli faaliyet ama muhataplarının önemli bir kısmı kentlileşmemiş durumda. Bu yüzden dünyanın en şık otobüs durakları, bir gecede tahrip edilebiliyor, otobüsler, metro, parklar, ağaçlar zarar görebiliyor. Onun için İstanbul Belediyesi, Kentim İstanbul diye bir kampanya başlattı. Kampanyada birbirinden güzel çalışmalar hayata geçirilecek. Çünkü İstanbul artık fizik olarak büyüme çapını doldurmuştur. Başkanın dediği gibi bundan böyle fizik büyüme yerine kent hayatının kalitesini arttırmanın çarelerine bakmak lazım... İstanbul'a hizmet bütün Türk ve İslam âlemine düne, bugüne ve yarına hizmettir. Ve dolayısıyla insanlığa hizmet. İstanbul doğu-batı medeniyetlerinin kesişme noktası. Sadece kültürün değil ticaretin de başşehri. Bu şehrin onca mükemmel emeğe rağmen bu sonuçlarla yüzleşmesi hayıflanılacak hakikattir. Kentim İstanbul projesindeki kampanyaları okuyunca heyecanlanmamak mümkün değil. Bilmiyoruz kaç ömre sığar Mühim olan hizmetin başlaması. Türkiye, İstanbul'dur. Ali Müfit Gürtuna, mütebessim çehresiyle sakin sakin anlatırken eskilerden nakille İstanbullunun tarifini de hatırlattı. İstanbullu aklı selim, zevki selim, hissi selim sahibi olandır. Herkes kendini bu terazide tartabilir. Bu arada bir de buruk haber. Gürtuna'nın hizmet dönemi 16 ay sonra bitiyormuş. AK Parti İktidarından, Recep Tayyip Erdoğan'dan şimdiden ricamızdır. İstabul'u Ali Müfit Gürtuna'dan mahrum etmesinler. Kendisi bizatihi bir İstanbul beyefendisi olan başkanın İstanbul'a yapacağı daha çok hizmet var. Hizmette sınır olmadığı gibi kırgınlık da olmaz. Bu itibarla O'nu Ak Partiye mi alırsınız, bağımsız kalsa da destek mi verirsiniz... bilemeyiz. Ancak adam harcayan konuma zinhar düşmeyin. Gürtuna, Erdoğan'ın hizmetlerini artan bir hız ve güzellikle devam ettirdi. En azından bir dönem daha yerinde kalması lazım. İstanbul, Türkün de Müslümanın da kimliğidir. O, Asya'yla Avrupa'nın buluşma noktasındaki bayrağımızdır.