KKTC'de iki tarafın yenişememesi isabetli olmuştur. Bugün bir çözüme gitme ihtimali kuvvetlenmişse bunda sandığın tarafları dengelemesinin büyük rolü vardır. Böylece ne tek başına Annan planı baskın oldu, ne de çözümsüzlük. Makul bir nokta bulunması gerekiyordu, Türk hariciyesi en nihayet bunu gerçekleştiriyor. Genelkurmayla da iş birliği yapılarak hazırlanan metin, KKTC'nin menfaatlerini hassasiyetle korumayı hedef aldıktan sonra Annan planını masaya yatırıp tahlil ediyor, onu süzerek hayata geçirmeye çalışıyor. Mesela, Annan planında Türk askerinin adadan çekilmesi için 29 ay öngörülmekte, dışişlerimiz bunu kademelendirmiş. 40 ila 60 ay arasında çekileceğiz. Annan planında 6 bine düşürülmesi yazılı olan asker sayımız 10 bin civarında olacak. Türkiye, AB'ye girdikten sonraysa asker tamamen çekilecek. Türkiye'den gidenler vatandaş olacak. İki kesimlilik ve eşit üyelik şartları korunmakta. Böylece gevşek bir federasyon veya konfederasyon yapısı ortaya çıkıyor. Türk hariciyesi, itidalli bir tutumla bu noktaya geldi. Demek ki baştan, konuşmadan topyekûn kabul veya topyekûn red hatalıdır. Şimdi KKTC'de hükümetin kurulması bekleniyor. CTP lideri Mehmet Ali Talat, hükümetin kurulacağı işaretini vermiştir. Hükümet kurulduktan sonra Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'la birlikte her ikisi Ankara'ya davet edilerek fikirleri alınacak, MGK'da tartışıldıktan sonra Türk tarafının görüşünü taşıyan dosya Kofi Annan'a ulaştırılacak. Gönül isterdi ki KKTC değil, Kıbrıs Türk Cumhuriyeti olsun, tamamen Türkiye'ye ait olsun. Ancak tarihi sebeplerle bu olmadı. O halde kilitlenip kalmak, müzakerelere kapıları kapamak, makul ve mantıklı olmak yerine hissi davranmak yanlıştır. Eğer sizin vatandaşlarınız, düşman saydığınız bir ülkeyi ekmek kapısı görüyorsa, fiilen öyle olmuşsa sizin orada 1 değil 10 kere düşünmeniz gerekir. Hele hele o "düşman"ın pasaportunu da taşıyorlarsa vaziyet vahimdir. Kıbrıs'ın Türkiye'nin ayağına bağlı bir taş durumunda olmaması lazım. Türkiye sadece Kıbrıs için değil, bütün bölge ve Türk âlemi için lazım. Onun üzerinde yüz milyonların hakkı var. O bakımdan pürüzleri çözmek gerekiyor. "Kıbrıs Birleşik Devletleri" diye yeni bir devlet kurulur. İki kesimin her biri kendi devletiyle bu çatı altında yer alır. İç işlerinde bağımsız dışa karşı KBD olarak varlıklarına devam ederler. 2004'ün en önemli devlet meselelerinden biri Kıbrıs'tır. Bir ışık belirmiştir. Yola devam, bu yolda durulmaz ve geri dönülmez.