Kıbrıs'tan yana kafalar karışık

A -
A +

Dün, bir kere daha insan ömrünün bir vak'a kadar dahi uzun olmadığı gerçeğiyle yüzleştik. Bunu Kıbrıs'a dair bir tartışmayı takip ederken yaşamıştık. Kıbrıs, siyasi olayları ilk idrak günlerimizden beri sürüp gitmekte. Sene 1959, öğretmenlerimizle birlikte meydanlarda "ya taksim ya ölüm!" diye bağırmaktayız. Her slogan gibi o çığlıklar da unutulup gitti. Taksim olmadığı gibi 1963 katliamları da önlenemedi. Sonra 1974 Kıbrıs Harekâtı yapıldı, bir iki arayıştan sonra KKTC kuruldu. Şimdi sene 2003 sonu. Kıbrıs yine tartışılmakta. Bu defaki dıştan çok içe dönük. Büyük hatalar işlenmiştir. İlk hata Kıbrıs Harekâtı'nın hakkı verilmedi. İkinci hata, 1978'de AB Yunanistan'la birlikte Türkiye'yi de ortaklığa davet edince zamanın başbakanı Bülent Ecevit, "onlar ortak, biz pazar" diyerek daveti reddetmiştir. Eğer biz o gün böylesi bir basiretsizlik yaşamamış olsaydık, AB üyesi bir Türkiye ile Kıbrıs meselesi daha farklı ve daha kolay çözülecekti. Üçüncü hata, KKTC'nin kuruluşundaki gevşek yapıdır. Hem müstakil bir devlet ilan edilmiş hem de bu devletin gerektiğinde faaliyetine son veren bir şirket gibi ortadan kalkabileceği metinlere derc edilmiştir. Ondan daha kötüsü KKTC'nin tanınmasının engellenmesidir. KKTC tanınmamış değildir, tanınma keyfiyeti bizzat Ankara tarafından istenmemiştir. Şimdi Kıbrıslının da Türkiyelinin de kafası karışıktır. Bu kafa karışıklığıyla 14 Aralık seçimlerine gidiliyor. Bir taraf için Denktaş kahramandır, diğer taraf için kalkınmanın, gelişmenin önündeki set. Bir taraf için Annan planı hain bir Sevr uzantısıdır, diğer taraf için kurtuluş fırsatı. Kimse kusura bakmasın, 80 yılda tek dış politikamız bir adanın üçte biri olabilmişken o da yüze göze bulaştırıldı. Diğer çeyrek mesele de Kuzey Irak. Orada da vaziyet ortada. Kıbrıs, daima 1959'dan başlatıldı. Bunun tarihine Osmanlı dönemine gidilmedi, onlar konuşulmadı. Nihayet KKTC hudutları içindeki bir evin eski sahibesine fahiş miktarda tazminat ödeme noktasına geldik. Bu tazminat, KKTC'de yaşayanlarda güven unsurunu sarsmıştır. Yarınından emin olmayan insanları hiç kimse bir yerde tutamaz. Onun için manzara ürkütmektedir. Seçim sonrası, Gürcistan benzeri olayların yaşanacağından söz ediliyor. İhtimal vermiyoruz ama lafı bile çirkin. Kıbrıs'ta hiçbir yiğit kalkıp da Gürcistan misali muhalefetcilik oynayamaz. Baskıdan, korkudan oynayamaz ama yapacağını da yapar. Neyse ki bir adanın üçte biriyle alakalıyız. Ya 12 Ada'nın tamamıyla alakamız olsaydı? 12 Ada mı? O da ne? Şu sonuçta 12 Ada meselesini unutmanın payı yok mudur?

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.