Batı,
Suriye'den sonra Ukrayna'da da zorda. Suriye'de kaybettiği gibi Ukrayna
ve Kırım'da da kaybedeceğe benzemekte. Bir tarafta turuncudan mora renk
renk devrimler getiremedi, bir tarafta Arap Baharı estiremedi. Onların
yerini kan, ölüm ve gözyaşı aldı...
Kırım, II. Dünya
Harbi'ndeki gibi iki tehdit arasında. Nasıl ki Şam, Şanlıurfa kadar bizi
ilgilendiriyorsa; Kırım da Kırıkkale kadar ilgilendirir. Bir başka
ifadeyle büyüyerek layık olduğu mevkiî tekrar alma yolundaki Türkiye,
güneyden Suriye, içerden aldatılmışlıkla kuşatıldığı gibi bugün bir de
Kırım'la kuşatılmaktadır.
Kırım, 1475'te Fatih'in iradesiyle
Gedik Ahmed Paşa tarafından fethedildi. 1736'da yarımadaya giren Rus
ordusu, Bahçesaray ve Akmescid'i kütüphanelere varıncaya kadar yaktı.
Sonraki hamle ise bugünle benzerlik taşımakta; 1774 Küçük Kaynarca
Andlaşmasıyla Türkiye, Kırım'ın istiklaliyle tarafsızlığını tanımaya
mecbur kaldı. Çarlık, kurnaz bir şekilde, neticeye yaklaşıyordu, 1783'te
Kırım Hanlığı'nı ilhak etti. Bu topraklar, 1853-56 arası Avrupa-Osmanlı
ittifakının Rusya'ya karşı yaptığı Kırım Muharebesi'ne sahne oldu.
1917'de
Rusya'da komünist İhtilal patlak verince Kırım, bağımsızlığını ilan
etti. Fakat yeni rejim, vaziyete hakim olunca kısa süreli istiklal,
1920'de bitti. Stalin 1944'te Almanlara destek oldukları bahanesiyle
bütün Kırımlıları yurtlarından kazıyarak hayvan vagonlarıyla önce
Sibirya'ya sonra Asya bozkırlarına sürdü. 1991'de SSCB'nin çökmesi
üzerine Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu liderliğinde vatanlarına dönmeye
başladılar. Ama heyhat ki Kırım, Ukrayna'nın bir parçası olmuş,
evlerine-ocaklarına Ruslar, Ukraynalılar vs. iskân edilmiş, mülkleri el
değiştirmişti.
Kırım'ın bugünkü nüfusu 2 milyondan
azdır. Nüfusun yüzde 50'den fazlası Rus, bunun yarısı kadarı Ukraynalı,
yüzde 15 kadarı da Tatar'dır. Merkezi Bahçesaray olan Kırım, Ukrayna'ya
bağlı muhtar bir cumhuriyettir. Tatarlar ise bir Milli Meclise sahiptir.
Yeni
Dünya Düzeni, Turuncu Devrimler, AB'nin Karadeniz'e inme politikaları
gibi sebeplerle Ukrayna son birkaç yıldır karıştırılıp duruldu. Sonunda
halk ayaklandı, seçilmiş devlet başkanı Viktor Yanukoviç Moskova'ya
kaçtı. Garip olan şu ki, hem Moskova ve hem Washington, Yanukoviç'i
meşru başkan saymaktalar. Ukrayna ise geçici sıfatını da taşısa yeni
idareciler seçmiş durumda. Bu arada en tehlikeli gelişme Kırımda oldu.
Kargaşa sonrası Kırım başbakanı olan Serhi Aksyonov, Putin'den yardım
istedi. Rusya, soydaşlarını koruma gerekçesiyle aslında sıcak denizler
kapısı gördüğü Kırım yarımadasını bir kere daha işgal etmekte. Böylece
Rusya tertip bir talep üzerine Kırım'a girmiş oldu. Osmanlı'nın "moskof"
dediği Rus, olanca iştahasıyla tarihî rollerini tekrar oynuyor. 1991'de
Abhazya'yı Gürcistan'dan kopardığı gibi 2008'de Güney Osetya Bölgesini
de Gürcistan'dan ayırtarak tanıyıp kendisine bağlamıştı.
Kırım,
İstanbul Türkçesiyle konuşup-yazan soydaşlarımız Müslüman
Tatar-Türklerinin öz vatanıdır. Ukrayna parçalanma, Kırım Rus
"Çarlığı"na yamanma eşiğindeyken Ankara, dikkatle yakın takip
siyaset gütmelidir. Kırımlı kardeşlerimiz ise kim kaybederse etsin, 30
Mart referandumundan ne çıkarsa çıksın kendileri kazanacak şekilde olgun
bir strateji gütmeliler.
Ay olaydı, olaydı
Yollar açık olaydı.
Kanatlanıp hor halkım,
Vatanına konaydı