Kitap fuarları

A -
A +

Fuarlar, insan hayatına renk, ticari hayata hareketlilik katmakta. Tüketici, buralarda alacaklarını topluca görmekte, şirketler mallarını topluca sunma imkânını yakalamakta. Adı geçen etkinlik, insanlık kadar eski. Suku Ukaz Panayırını hatırlayınız. Türkiye'nin bilinen en eski fuarı İzmir Enternasyonal Fuarı'dır. İzmir'e gidip de buraya uğramamak olmazdı. Fuarcılığımız 20-25 yıldır büyük hamle yaptı. İş adamlarımız hem içerde ve hem de yurt dışındaki fuarlara katılmaktalar. Akla gelebilecek hemen her iş kolunda fuar açılmakta. İlk seneler senede birkaç fuar olurdu. Bunu da ilgili her İstanbullu gezerdi. Şimdilerde aynı anda belki 10 fuar birden hizmete giriyor. Hayatımıza renk ve heyecan katan fuarlardan biri de kitap fuarları. Kitap fuarları, en fazla İstanbul'da açılmakta . Tüyap Kitap Fuarı, CNR kitap fuarı, Beşiktaş Kitap Fuarı, Kitap ve Kültür Fuarı, Feshane Kitap Fuarı. Bazıları, Bursa, Ankara ve İzmir gibi illerimizde de tekrarlanmakta. Dünyanın en büyük kitap Fuarı ise Frankfurt'ta. Tahran, Duabi, Kahire gibi daha birçok yerde de kitap fuarları oluyor. İstanbul'da açılan fuarlardan bazıları şehre nisbeten uzak. Bazıları şehrin içinde ama ya küçük veya cami avlusunda Şunu yazmadan geçemeyeceğiz. Cami avlusunda fuar çok da hoş olmuyor. Bir yanda huşu içinde ibadetini yapmak isteyenler, diğer tarafta bastıran kaset sesleri. Sultanahmet Kitap ve Kültür Fuarı Ayasofya meydanında açılsa daha şık olur. Yurt dışı fuarları ise bölgesel rekabet halindeler. Zira mesele sadece ticari kalmamakta, beraberinde turizm de hareketleniyor. Bu itibarla İstanbul'un Avrasyanın fuar merkezi olması lazım. Tüyap Kitap Fuarı, bu yıl Arap dünyasını keşfetti. Şimdi yakın komşularımızla uzak düşmenin hayıflanması yaşanmakta. Şiirin, edebiyatın orta doğu zenginliği fark edildi. Daha fark edilmeyi bekleyen çok kaynaklar var. Mesela Kafkaslar, Orta Asya Türk edebiyatı. Hint, Çin, Endonezya, Afrika edebiyatı. Bu fuarlar 20-25 yıl evvel yoktu. Artık oldukça büyüklerine sahibiz. Ancak bizim en büyük fuarımız batıdaki bir yayınevi kadar. Onların yayınevleri 2 asırlık olabildiği gibi dönümlerce alana da sahipler. O zaman şu soru karşımıza çıkmakta. Ayni ve nakdi sermaye mi, entellektüel sermaye mi? Her ikisi. Ne var ki ikincisi olmazsa birinci elde kalmaz. İkincisinin olması için okumak lazım. Seyreden değil de okuyan millet olduğumuzda entellektüel sermayeye de kavuşuruz.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.