Türkiye, geçen Perşembe günü aynı ânda iki büyük olayla karşılaştı. İkisinde de şaşkınlıklar, yalpalamalar, hatalar yaşandı. Biri Fransız milli meclisinin soykırımı reddedenlere para ve hapis cezası verilmesini derpiş eden kanun teklifinin kabulü. Diğeri de Orhan Pamuk'un Nobel ödülüyle taltif edilmesi. Birinde kızma şaşkınlığı vardı. Diğerinde sevinme... Daha doğrusu bunlar devam ediyor. Bize soykırım çamuru atan bir devletin bizzat kendisi şovkırım yapıyor. O ne demek? Ülkesindeki Ermenilerle, Ermenistan'ın yoksullaşmış vatandaşlarını kullanarak orta doğuda kendine koridorlar açma arzusunda. Ne umurunda Ermeni? Hele bir asır önceki Ermeniler? Fransa'nın yaptığına Türkçe'de "hoş kişi görünmek" denir. Samimiyetsizliğe işaret eder. Dost bir ülkeyi ayağa kaldıracak kadar büyük bir şamatayla bir kanun teklifini meclise getireceksin sonra da görüşme günü vekillerinin beşte dördü meclise gelmeyecek. Görüşmeden önce ve sonra Fransız hükümeti zik-zaklar çizdi. Teklifin arkasında olmadığını açıkladı. Fakat bazı bakanlar oylamaya katıldılar. Şimdi 'kanun' senatoya gidecek. Jack Chirac, senatodan geçmemesi için her şeyi yapacağına dair Tayyip Erdoğan'a söz veriyor. Önceden neredeydin? Fransa tam bir ciddiyetsizlik içinde. Bizde ise şaşkınlıklar yaşanmakta. Tepkimizi nasıl, nerede ve ne ile ortaya koyacağımızı bilemiyoruz. Nobel ödülüne gelince. Malum teklifin Fransa'da kabulüyle ödülün İsveç'te ilânın aynı güne denk gelmesi Orhan Pamuk için talihsizlik olmuştur. Muhalifleri hep kullanacaktır. Ermenilerle Kürtleri kestiğimiz laflarını ettiği için kendisine ödül verildiği sözü hissi olmaktan öteye gidemez. Onlar politik tahminler. Edebi eser değil. Bizzat söyleyen yarın yanıldığını ikrar edebilir. Ödül, Türkçe'ye, Türk Kültürüne ve Türkiye'ye verilmiştir. 30 Yıllık emek, çalışma, gayret ödülü hak etmiştir. İsveç Akademinsin seçimi çapında bir hadisedir. Yazarı için büyük başarıdır. Türk edebiyatı için yelkenlerin rüzgârla dolmasına yol açabilir. Soykırımla alakalı Fransız şovu, şüphesiz ki yaraladı. Ama bir romancımızın Nobel kazanması. onun on katı Türkiye reklamı olmuştur. Bu reklamı trilyonlarla yapamazdık. Onun için ödül töreni canlı yayınla verilmeli. Buna rağmen yüzyılın büyük bir olayına sevinemedik. Bazıları kıskandı, bazıları küçümsedi. Sevinen, memnun olan çok az. Roman formunu batıdan aldık. Onlardan aldığımızla onları aştık. Bir edebiyat olimpiyatı kazanmış bulunuyoruz. Böylece eski-yeni edebiyatçılarımız keşfedilebilir. Yahya Kemal, Abdülhak Şinasi Hisar, Necip Fazıl Kısakürek, Peyami Safa, Ahmet Hamdi Tanpınar, Kemal Tahir, Attila İlhan, Sezai Karakoç, Seyyid Ahmet Arvasi, Erol Güngör vs. vs. vs.