Bugün Necdet Calp ismini kaç kişi hatırlar? Kendisi bilinmediği gibi Halkçı Parti diye bir parti de mevcut değil. 12 Eylül 1980 sonrasındaki ilk genel seçimler oluyordu. Turgut Özal, ANAP'ı kurmuştu. Karşısındaki partilerden biri de genel başkanlığını Necdet Calp'in yaptığı Halkçı Parti'ydi. Ortanın solundaydı. O günlerde televizyon olarak sadece tek kanallı, siyah-beyaz TRT vardı. Parti başkanlarının ekrana çıkıp tartışmaları inanılmaz bir heyecandı. Tartışmalardan biri de Turgut Özal'la Necdet Calp arasında yaşandı. Özal bir ara "köprüyü de satacağım" dedi. Kastettiği 1. Köprüydü. Zaten 2.'sini kendisi yapacaktı. Maksadı da köprü için hisse senetleri çıkartıp pazarlamaktı. Fakat Calp, bir türlü anlamadı ve masayı yumrukladı "sattırmam!!!". Aynı zihniyet, daha evvel de aynı köprü için "yaptırmam!!!" diye masaları yumrukluyor, mitingler tertipliyor, sütunlar dolusu makaleler yazıyordu. Bugünkü nesillere yurdumuz aydınları, bir zamanlar Boğaziçi'ne köprü yapılmasına karşıydılar desek muhtemelen inanmayacaklardır. Aynı aydınlar, daha sonra köprü gelirleri için hisse senedi çıkartılıp piyasaya sürülmesine de karşı çıktılar desek iyice şaşıracaklardır. Bu sattırmam ve yaptırmam zihniyeti aynı kökten gelmektedir. Onlardan evvel de "konuşturmam" zihniyeti hakimdi. Türk Ceza Kanununun 141, 142, 163 ve 312. Maddesiyle konuşmaya muhalefet ediliyordu. Muhalefet edilse iyi. Düşünen, düşündüğünü söyleyen derhal "konuşturmam" asabiyetiyle cezalandırılıp hapislerde çürütülüyordu. "Konuşturmam" tarih içinde küçük bir telaffuz değişikliği ile aynen devam etmişti. Bir zamanların şanlı Yeniçerisi bozulmaya başlayınca istemediği her fikre "konuşturman urun" diye nara ile karşılık vermişti. Aynı nara bugün yine meydanlarda. "Telekom'u sattırmam!!!" Mitingler ve yürüyüşler yapılmakta. Karşılarına çıkıp izaha kalkışan olsa "konuşturmayın vurun!!!" diyeceklerdir. Şüphesiz ki bu vatandaşlarımız, vatansever insanlar. Milliyetçiler. Ama çağı anlamakta zorluk çekiyorlar. Aslında çağ da değil. Hayatın gerçeklerini. Yabancı sermaye her devirde makbul. Köprü ne oldu satılmadı mı? Telekom da satılacak, fakat o milli kurum burada, bir yere gittiği yok. Uluslararası, tecrübe, sermaye ve işletmecilik geliyor. Tabii ki yatırdığı karşılığında kâr edecek. Ancak vergi de verecek. Garip bir iddia da şu. Arap sermayesine hayır!.. İngiliz, Yunan, İspanyol, Amerikalı daha çok Arap sermayesi çekerken bizdeki itiraza bakınız. Paranın milliyeti yoktur. Keşke Türk sermayesi alabilse ama tek başına alabiliyor mu? Biz, yabancı sermayeye kapıları kapatırsak, diğer ülkeler Türk sermayesine neden izin versin?