Kullandılar ve astılar

A -
A +

Irak, İngiltere'nin I. Dünya Harbiyle Osmanlı Devleti'nin Bağdat, Basra, Musul ve Halep vilayetlerini dizayn ettiği sun'i siyasi yapının adı. Lübnan ve daha niceleri gibi sömürgeciler tarafından yapay, zorlama usullerle kurulduğu için çalkantılar devam ediyor. Saddam Hüseyin, bir diktatörün adı. Halepçe katliamı gibi birçok ağır cezalık suçu var. ABD, bu diktatörü, 10 yıl süren İran-Irak savaşında sonuna kadar destekledi. O yıllardaki destekle müttefikini şımarttı. Washington, onu Tahran'a karşı kullandı. Tıpkı Taliban'ı Moskova'ya karşı kullanması gibi. Şımaran, kendi ülkesinde türlü zulümler yapan Saddam Hüseyin, giderek komşuları için de tehdit sebebi olmaya başladı. Türkiye ile çok önemli ölçülerde ticaret yapmasına rağmen Ankara, rahatsızdı. Zira muhteris diktatörlerin ne zaman ne yapacağı belli olmazdı. O ortamda Irak, Kuveyt'e saldırdı. Aslında bahane bulup devirmek için Amerika'nın bir taktiğiydi. Meşhur 1991 Körfez Harekâtı yapıldı. Kuveyt'ten geri çıkartıldı. Fakat diktatör devrilemedi. George Bush, bütün gayretlerine rağmen bu başarıyı gösteremedi. Ondan sonra ABD-Irak münasebetleri tamamen bozuldu. Beş sene evvel ortak düşman İran'a karşı omuz omuza olanlar, düşman kesilmişti. Arada uzun bir Clinton barış döneminden sonra bu defa oğul Bush devri başladı. George W. Bush'un iddiası Irak'ın nükleer silah sahibi olmasıydı. Baascı diktatörün nükleer silaha sahip olması Ankara için de tehlike teşkil etmekteydi. Aylarca bu iddia konuşuldu. BM gözlemcileri Irak'ta nükleer silah bulunmadığına dair raporlar yazdı. Buna rağmen Bush, "Haçlı harekâtı" düzenlediği ilanıyla Irak'a girdi. Gaf, evvela bu ilânla başladı. Takvim 2003'ü gösteriyordu. İşgal güçleri, bu talihsiz memlekete adalet, huzur ve demokrasi getireceklerini, halkı bir diktatörün elinden kurtaracaklarını beyan ve taahhüt ettiler. Ne var ki Irak, Saddam'dan kurtuldu ama Kofi Annan'ın ifadesiyle onun rejiminden beter günlere sürüklendi. Ne adalet var, ne can emniyeti, ne huzur. Irak, bataklığa döndü. İnanılmaz vahşetler işlendi. 700 bin civarında Iraklı öldü. Her gün 50 bin Iraklı vatanlarını terk etmek zorunda kaldı. İç harp başladı. Bu arada Saddam Hüseyin'in muhakemesi yapılıyordu. Onlarca suçu hele bunların içinde Halepçe katliamı olduğu halde bunların hiçbiri umursanmadı. Mahkeme reisi bilhassa Kürt bir hakimdi. Irak işgal edilmiş, Kürt aşiret lideri Celal Talabani Irak devlet başkanı yapılmıştı. Ortada ısmarlama meclis, ısmarlama hükümet, emre amade devlet reisi ve güdümlü mahkeme vardı. Yargılanan en zalim diktatör bile olsa mahkemenin tam adil olması şarttır. Hukuk bunu emreder. Diğer safahatı bir tarafa, tek başına temyiz safhası bile hükmü sakatlamaya yeter. Bundan dolayıdır ki AB, idamı "barbarlık" olarak niteledi. Saddam Hüseyin, dün düşman olan Iraklının bile gözünde mağdur ve mazlum hale gelebilir. Hatta zamanla kahramanlaştırılabilir. Bundan böyle gelişecek olaylar için tahminler iyi değil. Irak, Saddam'dan kurtuldu fakat kendisi batıyor. Çeşitli ihtimaller konuşulmakta. Bir kere tam da arefe günü idam yapılmakla yangına benzin dökülmüştür. Buna kim tesadüf diyebilir? Bu idam, muhtemelen Irak için felaketin başlangıcıdır. Direnişçilerin aradan geçen zaman içinde haylice tecrübe sahibi olup çok güçlendiği, işgalcilerin ise mânen çöktüğü ortada. Irak'ın karışması, üstelik çok fena karışması bekleniyor. Ankara, çok yönlü ihtimallerin hesabı içinde. Ne var ki Ankara'nın Cumhurbaşkanlığı seçiminden dolayı krize girmesi bizi tarihin dışına atabilir. ABD ilk fırsatta "idam oldu, diktatör gitti, işim bitti" diyerek bölgeden savuşabilir. O gider fakat yangın devam eder. Ders ortada, adamı kullanıp, gerekirse asarak paçavra gibi atmaktalar. Hadisenin en ibretlik tarafı bu olsa gerek. * Ne gün, neler yazmak zorundayız... Bayramınızı, yeni senenizi tebrik ederiz.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.