Başbakan Tayyip Erdoğan, Toplu Konut İdaresi'nin tapu dağıtma töreninde bulunmak için Diyarbakır'a gitti. Başbakan, daha evvel de bu şehrimizi ziyarete niyetlenmiş fakat seyahat, güvenlik sebebiyle tehir edilmiş. Erdoğan, Diyarbakır'da Ankara'da bir kısım kanaat önderlerini kabulünde söylediklerini tekrarladı. Dedikleri, esas itibariyle tek bayrak tek devlet ve tek millet ana fikrine dayanmaktadır. Recep Tayyip Erdoğan, çerçeveyi çizdikten sonra diğer konularda ılımlı, dengeli ve birleştirici açıklamalar yaptı. AK Parti, mahalli seçimlerde Diyarbakır'da aldığı oylarını artırmıştı. Bu seyahatten sonra bugün bir seçim olsa 3 Kasım 2002'ye göre bir misli artış yaşanacağından şüphe olmasın. Bu partimiz, güneydoğuda birleştirici rol oynamakta. Ülke bütünlüğünü muhafaza adına bir talih. Partinin kim olduğu mühim değil, fonksiyonu çok ehemmiyetli. Son gelişmeler üzerine muhalefet partileri Başbakana yüklenmekteler. Ağır tenkitleri iki sebebe dayanmakta. Birincisi, bir başbakanın ilk defa Kürt meselesi demesi. İkincisi ise demokratik cumhuriyet sözü. Bu ihtilaf ya bugün halledilecek veya yarın çok geç olabilir. Cesaretle hastalığın adını koymak neden yanlış olsun? İç basında her gün bir çok kalem aynı tabiri yazmakta, konuşmakta. Dünya siyaset ve medya arenalarında keza aynı cümle sıkça kullanılmakta. Kelimeler değil, icraat ön planda olmalı. Hastalığı görmemek, onu saklamak, başka isimler vermek, hastalığı sadece azdırdı. Güneydoğu Meselesi veya Kürt Meselesi ne derseniz deyiniz. Ne yapıyorsunuz ona bakılır. Başbakan, her ihtilafın illa bir adı olacaksa dedikten sonra artık yaygınlık kazanmış tabiri kullandı. Muhalefet partilerimiz, kelimelere takılacağına teklifler üretse daha iyi yapar. Bu büyük sıkıntı partiler üstüdür. Şu acı gerçek görülmeli. Muhalefet Diyarbakır'da sıfır çekmektedir. Bu şu demektir. Eğer AK Parti de olmasa DEHAP, orada tulum çıkartacaktır. Kaldı ki bu muhalefet 2.5 yıl önce iktidardı. Probleme dair konuşanlar mes'uliyetini unutmamalı. Acaba, ateş püsküren liderler, aynı sözleri Diyarbakır'da bir basın toplantısı veya mitingte de tekrar edebilirler mi? Veya Diyarbakır, kendilerini davet etse onlara anlatacakları bir projeleri var mı? Muhalefetin ikinci itirazına gelince. Başbakan ne dedi? Daha çok demokrasi üreten cumhuriyet. Demokrasisini olgunlaştırmayan, insan hakları, hürriyetler, eşitlik ve çağdaşlık nimetleriyle donatmayan bir cumhuriyet, zümre hakimiyetine dayalı bir düzen olur. Devletin nimetlerinden semiren elit bir azınlıkla onların kulları mı, refahı tabana yaymış bir devlet mi? Başbakanın güneydoğu insanını sevgiyle kucaklayan tavrı, muhalefete karşılık, bölgede, yurt çapında ve dünyada kabul gördü. Bu iş burada kalmamalı. Güneydoğuda hangi hizmetler yapılacaksa onlar sür'atle hayata geçirilmeli. Kanaat önderleri gibi parti liderlerine de bilgi verilmeli. Her ne olursa olsun, ismine ne derseniz deyiniz mesele, neticede milli mutabakatla çözülecektir. Ortada ağır bir hasta var. Hasta başında miras kavgası yapmanın anlamı yok. Herkes, ne konuştuğunu iyi tartmalı. Dedikleri kimin işine yarıyor ona bakmalı. Soğukkanlılıkla insafın ön planda olması gerektiği günlerdeyiz. Daha düne kadar başbakanın bile artan oylarına rağmen bu şehre girememesi tüyler ürperticidir. Başbakan gidemezken yabancı diplomatların buradan çıkmadığı unutulmasın. Yakalanan yumuşak hava sürdürülmeli. Recep Tayyip Erdoğan, ne kadar sert konuşurlarsa konuşsunlar muhalefete kesinlikle aynı üslupla cevap vermemelidir. Asabileşen kaybeder. Kayıplar, parti planında kalsa neyse, 1829 Yunan İsyanından bu yana bölüne, küçüle Meriç Nehri ile Ağrı arasına sıkışmış bir memleketin yeniden ufalması gibi uluslararası bir ihanet mevzubahis. Bütün dert, bu oyunu bozmakta. Bu da bir bölge halkını karşına alarak değil, yanına çekerek hallolur.