Kürt meselesinde din kardeşliği unsuru

A -
A +

Türkiye'nin Kürt meselesine dair köklü, kalıcı ve gerçekçi politikalar üretmesi şart üstü şarttır. Vatan bölünmezliğinin devamı bu politikalara bağlı. Bu cümleden olarak yapılması mutlak olan iki çalışma şunlardır. Birincisi... Kendi Kürt unsurumuzun Türkiye'ye bağlılığını pekiştirmek. Bu ülkede yaşayan her Kürt, diğer alt kimlikler gibi birinci sınıf vatandaştır. Bu vatandaşlarımız, dün olduğu gibi icap ettiğinde yarın da bu memleketin değerleri uğruna şehit olmayı göze alabilmeli. Severek askere gitmeli, isteyerek vergisini vermeli. Bunu yaptıracak olan şefkatli devlettir. Devlet, çekinmeden geçmişiyle hesaplaşmalı. Hatayı da ortaya koymalı fazileti de. İkinci hususa gelince... Kuzey Irak'taki Kürtleri de dışlamamak. Şii Türkmen'i dışlama hakkına sahip olmadığımız gibi Sünni Kürdü dışlama hakkına da sahip değiliz. Bu meselede işlenmiş kusurlardan biri şudur, vatan parçasının kopma raddesine geldiği günlerde dahi hiç bir yetkili, etkili, yönetici, hiç kimse, "biz aynı dinin mensubu değil miyiz?" diye sormadı. Bunun sebebi laikliğin anlamından saptırılması. Parçalanma tehlikesinin yaşandığı günlerde dahi taraflara Müslüman olduğunu hatırlatmaktan kaçınmanın ne kadar sakat bir anlayış olduğunu görmek gerekir. Kimseden İslamcılık yapmasını beklemiyoruz. Zaten dinimizde böyle bir müessese yok. İhmal edilmiş bir imkândan istifade edelim istiyoruz. Türkiye Kürdü ile aynı toprakları, aynı tarihi, aynı kültürü paylaşan eşit vatandaşlarız. Fakat fiili planda en mühim unsur hepimizin Müslüman olmasıdır. Camide aynı safta omuz omuza durmanın, aynı iftarı paylaşmanın ne demek olduğunu idrak etmeli. Eğer vatan bölünmediyse bu mânevi hayatın çok hakkı var. Irak Kürdü ile Türkiye Kürdü'nden farklı olarak sadece vatandaşlık bağımız yok. Diğerleri onlar için de mevzubahis. Onlarla da en yakın tarafımız din kardeşliğimizdir. Devlet, bu en kuvvetli unsuru hem içerde hem dışarda ihmal etti. Eğer bugün din unsurundan istifade edilmezse bir zaman sonra bu imkân da kalmaz. Belli yaşlara kadar olan Kürtler akranı Türkler gibi dinine bağlıdır. Oysa PKK, genç Kürtlerde bu bağı yok etmek için her şeyi yaptı. Artık bir PKK'lıya "din kardeşi değil miyiz?" demek her hangi bir anlam ifade etmemektedir. PKK dinsizleştirme politikası güderken biz aksini yaparak bu oyunu bozamadık. Buna mukabil, Irak veya kuzey Irak veya mahalli ifadeyle Kürdistan Kürdüne "siz de biz de Müslüman değil miyiz?" diye sorsanız "elhamdülillah Müslümanız" karşılığını alırsınız. O zaman muhatabınıza şunu diyebilirsiniz? "Öyleyse bu ayrılık, gayrılık niye?" "Birlikte rahmet ayrılıkta azabı ilahi vardır" kültürünü hayatınızdan, dilinizden, maksadınızdan çıkartırsanız geriye sadece silah kalır. Zorla da güzellik olmaz. Güzellik birliktedir. Birlik kardeşlikle tesis olur. Radyo tv'ler ne dilde yayın yaparsa yapsın. Mühim olan bunların anlatılması. Bunlar herkese anlatılmalı. Ondan sonra Kuzey Irak'ta hangi tarz siyasi oluşum gerçekleşse fark etmez. Biz kapılarımzı çekinmeden açalım, vize vs uygulamayalım. Türkiye Kürdü de Irak Kürdü de kardeşimizdir. Gönüller açılırsa bu kapılardan zarar gelmez..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.