Bölücü teröristler, asker ve polisimizi öldürdükçe asker ve polisimiz de onlardan daha fazlasını öldürmekteler. Bu bir fasit daire şeklinde devam ediyor. Öldüren, öldürülüyor. Aynı toprağın analar, aynı ağıtı Türkçe veya Kürtçe söylemekteler. PKK tükeniş çılgınlığında. Bu yüzden intihar edercesine saldırmakta. Tuzaklar kurarak silahsız askerleri roketlerle vuruyor. Sonuçta bu ülkenin Türk ve Kürt gençleri ölmekte. Evlere ateş düşmekte. İki taraf ve tabii ki ülke kaybetmekte. Kazanan kim? Kazanan belli: O jeti satanlar. O jetin yakıtını satanlar. O jetin yedek parçalarını satanlar. O bombaları satanlar. Her türlü askerî alet, edevat ve mühimmatı satanlar!.. Emperyalist devletler her iki tarafa da satmakta, hem Türklere hem Kürtlere. Hem Türklerden hem Kürtlerden kazanmaktalar. Birilerinin petrol kuyuları, birilerinin uçak fabrikaları, birilerinin silah sanayii çalışmakta, gelişmekte, büyümekte. Güneydoğuda ölen her vatandaşımızın yere düşen kanı, sanki dolara dönüşerek Batıdaki devletlerin kasalarına girmekte. Ne yapmalı, bu kanı nasıl durdurmalı? Bu boğazlaşmaya nasıl mani olmalı? Aklı selimi nasıl galip getirmeli? Biz şunu teklif ediyoruz: Kürtler, meydanlara çıkıp PKK'yı protesto eden dev mitingler yapmalılar. Kürtler devletin sahibi olduklarını onu yalnız bırakmayacaklarını bütün dünyaya ilan etmeliler. Diyarbakır, Bingöl, Muş, Van ve diğer illerimizde meydanları doldurarak Düveli Muazzamanın çanına ot tıkamalılar. Ya Büyük Türkiye veya Düveli muazzamaya lokma olmuş ırklar. Her Kürt şunu düşünmeli: Devrede Asala varken neden birdenbire PKK kurduruldu. Zira, lütfen buraya dikkat! Asala bir Ermeni örgüttü. Türklerle çarpışırken Hıristiyan kanı dökülecekti. Müslüman kanı dökerek Müslüman Türklere zarar vermek varken neden Hıristiyan kanı dökerek zarar verilsin? Herkes, bu büyük fitne karşısında fikir, teklif ve çare üretmek zorunda. İçten hiç böyle vurulmamıştık. Ne Celali İsyanları, ne Kavalalı isyanı. Çünkü, Apo İsyanında olduğu gibi onların arkasında Düveli Muazzama yoktu.