Kutsal Diyarbakır

A -
A +

> Peygamber, sahabe, âlim, evliya ve şair şehri olan Diyarbakır, 30 senedir yakasına yapıştırılan imaja layık değil. İnşallah bu mübarek şehrin kötü talihi dönüyor. Mekke-i mükerreme'de Harem-i şerif... Medine-i münevvere'de Ravza-i mutahhara... Kudüs-ü şerif'te Mescid-i Aksa... Diryarbekr-i şerif'te Camiî Kebir/Ulu Cami... Diyarbakır, beşinci Harem. Beşinci mübarek İslam kenti. İslam medeniyetinde şehirlerin de derecelenmeleri mevzubahistir. Eski iktidarlardan bazıları, Güneydoğu'nun kopmasına razı oldular fakat bu zaruri konuşmaları yapmadılar. Başbakan Tayyip Erdoğan'ın şimdilerde seslendirdiği sözler, 25 sene evvel dile gelseydi, Güneydoğu'da bu kadar insan, zaman ve imkân kaybı olmaz, analar ağlamaz Kürt meselesi diye bir dert ortaya çıkmazdı. Bu kayıplara razı oldular, o cümleleri asla sarf etmediler. Bunlar, meseleye ırk değil, ümmet ufkundan bakmaktı. Bin yıl o ufkun rahmeti bu topraklara yağmıştı. Yabancılaşmış bazı beyinler, ulvi anlamları kavrayamadılar. Halbuki bu ümmet, ümmetçiliği bilmez, lakin her rengiyle kardeş olarak bir arada yaşar. Ümmetçilik tıpkı sosyalizm gibi batının masamıza bıraktığı bir reçetedir. Söylenecek söz oydu. Söylenecek söz, şu sütunda 35 yıldır yazdıklarımızdı. -Allahımız bir, Peygamberimiz bir, kıblemiz bir, dinimiz bir! Bu gerçeği ikrar, bu vatandan saklanarak bölücü örgüte dolaylı destek verildi. Bir yanda "Kürtlerin dini Zedüştlüktür" diyen sözde Kürtler, diğer tarafta "Türklerin dini Şaman'dır" diyen sahte Türkler vardı. Saklanan, mutlak doğruları kürsüden ilk defa Tayyip Erdoğan dile getirdi. İyi de etti. Böylece AK Parti, Doğu ve Güneydoğu'da dimdik yükseldi. Bu defa çarşamba günü Diyarbakır mitinginde bu gerçeği daha da kuşatıcı bir şekilde anlattı: -Diyarbakır bir Peygamberler şehridir, burada 21 Sahabe-i kiram yatmaktadır, Diyarbakır, Mekke, Medine, Kudüs ve Şam'dan sonra beşinci Harem'dir, dedi. Diyarbakır'ın İslam Medeniyeti'nin merkezlerinden olduğuna dikkat çekti. Diyarbakır Surlarının dünyanın ikinci en uzun suru olduğunu hatırlattı. İnşallah bu mübarek şehrin kötü talihi dönüyor. Peygamber, sahabe, âlim, evliya ve şair şehri olan Diyarbakır, 30 senedir yakasına yapıştırılan imaja layık değil. O berbat imaj, bölücü, kirli, emniyetsiz ve korkulan bir terör şehri resmediyor. O, tez vakitte bu imajdan kurtulmalı. Diyarbakır, sanki işgal altında. İnsanlar gitmeye ürküyor. Yatırımcı dönüp bakmıyor. Bu imaj ortadan kalkarsa bu tarihî şehrimiz, huzur içinde ziyaret edilecek. Vatandaşlar, din büyüklerinin huzuruna gelecekler. Bölgenin cazibe merkezi olacak. Turistler, ürkmeden oraya da gidecekler. Belki hac organizasyonu yapan şirketler, İstanbul, Harput, Urfa, Diyarbakır, Bağdat, Şam, Kudüs, Mekke diye kara yolunu 'Beşinci Harem'den geçirecekler. Yer altı ve yer üstüyle Diyarbakır çok çekti. Bir bakır levha gibi dövüldü. 12 Haziran, her şehir için değerli. Diyarbakır içinse bambaşka değerli. Diyarbakır'ın hata yapma lüksü yok!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.