Layık olan seçilmeli

A -
A +

Sermayesi, yakasındaki madalya olan salon adamlarının Cumhurbaşkanlığının hakkını vermeleri mümkün değildir.
Seçim sath-ı mailine girmiş bulunmaktayız. Cumhur yani halk, ilk defa arada başka hiç kimse olmadan, hile-hurda, tehdit yaşanmadan kendi hür iradesiyle sandığa gidip dilediğini Çankaya'ya gönderebilecektir.
Bu seçimde temel mesele devletin başına Cumhurbaşkanlığı mevkiine layık bir şahsı seçebilmektir...
Görünen o ki 3 aday çıkacaktır.
Biri HDP'li.
Diğer ikisi ise CHP ve MHP ortak adayı Ekmeleddin İhsanoğlu ile bir AK Parti'lidir. Artık belli ki AK Parti'nin adayı Recep Tayyip Erdoğan'dır. Ramazanı şerifin birinci günü bu ismin açıklanması beklenebilir.
Seçim, bu ikisi arasında cereyan edecektir.
Veya Sn. İhsanoğlu CHP ve MHP'nin o kadar desteğine rağmen hiçbir varlık gösteremeyeceği için Sn. Erdoğan'ın rüzgârıyla sandığa gidilecektir.
-Ekmeleddin İhsanoğlu neden bir varlık gösteremez?
Ekmeleddin Bey, siyaset adamı, hitabet adamı, devlet adamı ve proje adamı değildir. Bir üniversite hocasıdır. Yüksek seviyeli bir bürokrattır. Kendisini tenzih ederiz; fakat Devlet Bahçeli'yle Kemal Kılıçdaroğlu'nun böylesine ehemmiyetli bir mevzuda böylesine hatalı tercihte bulunmalarını anlamak  mümkün değil. Ortada anormal bir seyir olduğunun işareti, turlarda, istişarelerde bu çatı yahut ortak adayın isminin geçmemiş olmasıdır. Bu sebeple o istişari toplantılara katılmış bazı kimseler, kendilerinin figüran olarak kullanıldıklarından şikâyetçi olmaktalar...
Bugün Anayasa, yarı başkanlığı mümkün kılmaktadır. 1960 Anayasasının sembolik Cumhurbaşkanlığı devri kapanmıştır. Sn. Abdullah Gül, icracı Cumhurbaşkanlığını hükümetle sürtüşmeden başarılı bir şekilde eda etti. Bundan sonraysa daha faal bir Cumhurbaşkanına ihtiyaç olacaktır.
Yani...
Çankaya'da dirayetli, dünü, bugünü yarını dengeli bir şahsiyetin oturması değil çalışması fiili bir mecburiyettir. Bir şirkete üst seviyede bir müdür alınacağı zaman bile onun geçmişte yaptıklarına yani CV'sine bakılır. O halde Cumhurbaşkanının CV'sine bakılmayacak mıdır? Sn. Erdoğan'ın CV'si ortada. Çok parlak işlerin altında imzası var. Türkiye'de her iki seçmenden biri kendisine oy vermekte, İslam âleminde ise her üç kişiden ikisi O'nu sevmekte.
Sn. İhsanoğlu'nun dil bilmesi dışında öne çıkan bir hususiyeti yok. Tam tersine mükellef olduğu işlerde kapaklandı. İslam İşbirliği Teşkilatı Başkanı olarak Orta Afrika işgali, Mısır'da seçilmiş iktidara karşı yapılan darbe, Suriye'deki vahşi katliamlar ve Şarki Türkistan'daki mezalime karşı tek kelime etmedi. Edince de diktatör Sisi ile zalim Esad'ı destekledi. Haklı mazlum yerine zalim güçlü daha sevimli geldi...
İhsanoğlu, CHP adaylığına tenezzül etmemeliydi. Babasına zulmederek yurt dışına çıkmasına sebep olan Tek Parti zihniyetinin teklifini teveccüh kabul etmesi, babasının hatırasına binaen hayret edilecek bir davranıştır. O kadar da değil kendisini İİT Başkanlığına AK Parti iktidarı getirdi. Vefa, İslam ahlâkının bir parçasıdır. Dahası da var. İsmi ortaya çıkar çıkmaz nasıl da hakiki Atatürkçü olduğunu anlatmaya başladı. Bu iddia doğruysa; dünkü hayatı samimi değildi. Dün samimi idiyse bugün Atatürkçüleri kullanmak istemektedir.
Sn. İhsanoğlu, aslında "Ekmel" diye çağrıldığını izah etme zaruretini hisseden, tepeden inme aday gösterenlerin ismini telaffuzda zorlandıkları bir kişidir.
"Başarılar dileriz!" demenin bir mânâsı yok.
Anıtkabir'le cami arasında kalacağı besbelli.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.