LİDER ERDOĞAN

A -
A +
"Lider olunmaz lider doğulur" gerçeği herkesçe bilinir. Doğru, fakat bir başka gerçek daha var. Dâvâsı olmayan lider olamaz. Liderin ruh hamurkârı inandığı dâvâdır. Lider, daha ilk gençliğinden itibaren o bayrak fikre doğru koşar. Eğer liderlik, yaradılışında varsa ne rüyasından, ne fikrinden ve ne de koşudan vazgeçer. Mensubu olduğu fikir, sahip olduğu aidiyet onu besler, biler ve  yarınlara hazırlar.
Önceki gün sn Recep Tayyip Erdoğan'ın yaptığı konuşmasında geçen bir cümlenin gündem içinde kaybolup gitmesini istemeyiz:
-Bana diyorlar ki sayın Cumhurbaşkanım bu mevzularda biraz sâkin olsanız?! Nasıl sâkin olabilirim? Mensubu olduğumuz medeniyet "bir kötülüğü gördüğünüzde elinizle, olmazsa dilinizle müdahale ediniz, ilk ikisini yapamazsanız kalbinizle buğz duyunuz!" diyerek böylesi zamanlarda alacağımız tavrı göstermiştir.
İşaret edilen medeniyet, İslâm Medeniyeti ve tekrar edilen söz de Sevgili Peygamberimizin -aleyhisselam- bir mübarek Hadis-i şerîfidir.
Bizim medeniyetimizde bebekler daha dünyaya gelir gelmez ezan ve kametle tanışırlar. Analar, evlâtlarına helâl süt emzirmek için azâmi dikkati gösterir. Babalar çocuklarının kursağına haram lokma girmesin diye kılı kırk yararlar. Bu köklerden gelenlerin büyük sevdaları vardır. Tayyip Erdoğan, bir sevdanın türküsünü söyleyen insandır. Çoban da olsa bu türküyü çağıracaktı. Kader, O'nu cumhurbaşkanı yaptı yine dilinde aynı terennüm var.
Milletlerin zayıflama, küçülme, kaybetme dönemleri incelenirse ya lider yetişmemiştir veya yetişmiş lider sahneden çekilmiştir, devamı gelmemektedir. Osmanlının şanlı dönemleri arka arkaya deha çapında liderler çıkardığı zamanlardır. Ne çok "lider başka, genel başkan başkadır!" dediğimizi geçmiş yazı ve konuşmalarımız üzerine araştırma yapacaklar görecektir. 1960-2010 arasındaki yarım asırlık zamanda sayısını bilmediğimiz kadar parti başkanı gördük ama yalnızca iki lider yetişti. Merhum Özal'da da sn Erdoğan'da da ana unsuruna, aile kültürüne, anaya düşkünlüğe dikkat çekmek isteriz.
Tanzimat, Meşrutiyet, Cumhuriyet ve 10 yılda bir yaşanan darbelerle farkında olarak veya olmayarak ait olduğumuz medeniyetten uzaklaşmamız kaybımızın temel unsurudur. Bu kayıptaki bir facia da lider çıkartan iklimin kurumasıdır. Zemzem bereketindeki billur sızıntı Turgut Özal'la yakalandı, Tayyip Erdoğan'la hudutlar ötesine taşındı. Bugün yalnızca Filistin'in değil, Somali'nin değil, Şarki Türkistan'ın değil, Kuzey Irak ve Suriye'nin değil, Dağlık Karabağ'ın değil, dünyanın neresinde olursa olsun her mazlum Müslümanın ümidi Tayyip Erdoğan üzerinden Türkiye'dir.
Bu, Devlet-i âli Osman'da da böyleydi. Şimdi söken şafaklarla ümitler tekrar yerini buldu, korkular yenildi, nemelazımcılık terk edildi.
İnsan lider doğar, görebilirse, alabilirse bir ulvî dâvâ onu terbiye eder, zorluklar, çetinlikler karşısında bedel öder ve liderliği tescil edilir. Bedel ödenmeden lider olunmaz! Kor ateş öpülmeden, örste dövülmeden, çifte su verilmeden demir, has kılıç olmaz!
Tayyip Erdoğan, mazbatası elinden alındığında, hapse atıldığında, 28 Şubat yapıldığında, E muhtıra verildiğinde, zehirlenmelere, suikastlere maruz kaldığında, 17-25 Aralık'ta, paralel ihanette liderliğin imtihanını verdi, bedelini ödedi. Bunlardan birinde geri adım atsa, ürkse, dâvasına sırtını dönse, tâviz verse, çekip gitse bugün ne kendisi vardı, ne iktidarı.
Recep Tayyip Erdoğan, korkmadığı, taviz vermediği, geri adım atmadığı için Türkiye, Büyük Türkiye'ye doğru ilerliyor. Ne var ki zaman dar, ömür kısa, yol çetin. Bu hız bize yetmiyor. Bu köhne düzenin değişmesi lâzım. Bu sebeple parlamenter nizamdan Başkanlık sistemine geçilmesi şarttır. Nasıl şu günkü şartlar yeni Türkiye'ye dar geliyorsa devri geçmiş ve 5 bin yıllık tarihimizde de olmayan şurada bir asırlık istisnai uygulama cumhurbaşkanlığı da sn Recep Tayyip Erdoğan'a dar gelmekte.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.