Parti liderleri, dün gruplarında konuştular. En fazla merak edilen, sayın Erdoğan'ın söyleyecekleriydi. Recep Tayyip Erdoğan, kararlı fakat sert olmayan, daha ziyade hukuk ve siyasetin umumi prensiplere temas eden hitabında bilhassa şunlara vurgu yaptı. Hakimiyet, bilâkaydü şart milletindir. Millet, bu iradesini demokratik yolla mecliste kullanmaktadır. Meclis kutsal çatıdır. Kuvvetler ayrılığı demokrasi gereğidir. Yargının denetleme görevini yapması her zaman mümkündür. Ancak yargı da lâyüsel, sorumsuz olamaz. Ardından gündeme geldi, çatışma ortamından kurtulmak gerektiğini söyledi. Anayasa Mahkemesinin yetkisini aştığına işaret etti vs. Başbakanın hassasiyetle beklenen cümleleri de konuşmada yer aldı. Türkiye Cumhuriyetinin Başbakanı, her vatandaşın teminatları altında olduğunu bilhassa hatırlattı. Bu çok değerliydi, unutulmayan 22 Temmuz Balkon Konuşmasının tekrarı mahiyetindeydi. Dünkü gruplarda liderlerin ortak dili şudur: Millet, demokrasi, hukukun üstünlüğü, erklerin birbirinin yerini almaması, çatışmadan uzak durulması, kriz tehlikesi. Madem ki ortak paydalar mevcut, öyleyse neden, herkes, kendi evinde kendi insanına koşar da komşular bir araya gelmez? Yapılması gereken şudur, hane reislerini bir araya toplamak, monologdan alıp diyaloğa götürmek. Başbakan Erdoğan, medeniyetler ittifakı eş başkanıdır. İslam ve Hıristiyan medeniyetlerinin mensupları arasında uzlaşma imkânları aranırken kendi ülkemizde diyalogsuzluk anlaşılır gibi değildir. Son zamanların rahatsız edici tabirleri malum, "yargı darbesi", "cübbeli darbe" ve benzerleri. Daha öncekilerse "post modern darbe"ydi. Bunlar refah toplumunda olmaz. Müessesleri oturmuş devletlerde yaşanmaz. Bunlar, üçüncü dünyalarda vardır. Kavga, yetki tecavüzü darbe oralarda görülür. Bazılarında gün aşırı olur, bazılarında yıl aşırı. Tez zamanda, sür'atle bu sancılı ortamı arkada bırakmalıyız. Zaten liderler de bunu demiyor mu? İnsanlar bekleyişte, piyasalar, olumsuz işaretler vermekte. Belirsizlik biraz daha sürerse yeniden 2001'lere dönebiliriz. Yapılacak olan bellidir: Liderler zirvesi. En doğrusu, Cumhurbaşkanı sayın Gül'ün riyasetinde toplanmaları. Hatta meclis başkanı bile bu toplantıya katılabilir. Kayıp yıllara tahammülümüz yok, kayıp yılları telafi etmek varken yeni kayıp yıllara yol açmak Türkiye sevgisiyle bağdaşmaz. Acilen liderler zirvesi toplanmalı ve iptal davası ve Başbakanın herkese teminat veren şu konuşmasından sonra artık şekli bir davadan başka bir şey olmayan malum kapatma davası için de Başsavcı iddianameyi geri çekmelidir.