İsrail'in 1 ay süren katliamına göz yuman dünya, en nihayet BM adlı artık varlığı sorgulanmaya muhtaç kuruluş eliyle ateşkes ilân etti. İsrail de bu kararar uydu. Aslında ortada bir trajedi var. Saldıran devlet, yapacağını yaptı, öldüreceğini öldürdü, alacağını aldı bütün bunlardan sonra ateşkes ilân edildi. Her ne ise, yine de ortaya şeklî bile olsa hukukî bir metin çıktı. Bundan sonra üzerinde durulan mesele bölgeye 15 bin kişilik barış gücü konuşlandırılması. Şimdi, Türkiye'de bu karar tartışılmakta. Hariciye, ilk barış gücü sözü edildiğinde savaşın bitmesi şartıyla mümkün olabileceğini dile getirmişti. Daha sonra hükümet de konuya menfi yaklaşmadı ama ihtiyatı da elden bırakmadı. Dün Başbakan Tayyip Erdoğan, Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök ve KKK Org. Yaşar Büyükanıt bunu müzakere ettiler. Devletin bölgeye asker sevk etme niyetinde olduğundan kimsenin şüphesi olmasın. Fakat Türkiye, sulh ve sükûnu temin edecek bu askerin sevki için BM'nin daha bir net harita çizmesini, karar almasını bekliyor. Beklenenin teknik ayrıntı olduğu kanaatindeyiz. Behemehâl Mehmetçik gidecek. Bu bayrak, yine oralarda dalgalanacak. Kore'ye gönderdik, Bosna'ya gönderdik, Afganistan'a gönderdik. Hatta Kıbrıs'taki askerimiz bile fiilen barışı tesis etmekte. O halde Lübnan-Filistin-İsrail üçgeninde varlığımızı isbatlamazsak olmaz. Türk askeri, ta Kore'den bu yana dünyanın kendisine takdir ettiği barışı tesis ve devam ettirme vazifesini üstün bir muvaffakiyet ve şuurla ifa etmiştir. Kore'ye giden askerimizin kendi bölgemizde geri durması siyasete de stratejiye aykırı olur. "Kudüs'ün de Filistin'in de tapuları bizde" dedikten sonra her şey biter. Tarihî hakîkat de bu yöndedir. Şu kavga gürültü, katliam ve vahşetin cereyan ettiği topraklar 80 sene evvel Türk yurduydu. Onun için Lübnan Başbakanı Fuad Sinyora davet üstüne davet yapmakta. Oraları 20 yıl süreyle işgal edip sömüren Fransa barış güvercinleriyle arzı endam edip 5 asır boyunca adalet ve insanlık numuneleri sergileyen Türkiye sıradan bir yerlerde kalırsa çok büyük hata işlemiş oluruz. Önce askerimiz, sonra iş adamımız gitsin. Batılılar önce yıktılar şimdi ihale alacaklar. Onların hiçbir müşterek tarafı yokken bizim kültürümüz, çok yerle inançlarımız bir. Biz bu bölgede Nasturi, Keldani, Ermeni, Kürt, Arap vs. vs. vs... düzinelerle ırk, din, mezhep, aşiret ile hepimiz, üç hillalli bayrak altında huzur içinde yaşadık. Sıcak savaş bitti. Stratejik ve ekonomik savaş başlıyor. Aman sakın ola ki ayak sürümeyelim. 15 bin kişinin askerî üstünlüğü de komuta yetkisi de bizde olmalı. Yoksa turist kılıklı askerlerle yeni handikaplar açılabilir. Diğer saydığımız yerlerde olduğu gibi Orta Doğu halkı da Türk askerine güvenecek. Güven unsuru varsa her şey var.