Mahalle baskısını UNESCO'ya sormalı

İBB/İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Süleymaniye'deki 3 bine yakın ahşap evi yıkarak onların yerine Osmanlı mimarisi tarzında yeni binalar inşa etmek için bir proje geliştirmiş. Bunun üzerine UNESCO/ Birleşmiş Milletler Eğitim Bilim ve Kültür Kurumu, sert tepki göstermiş. Tepki koyan anılan kuruluş adına İstanbul Dünya Mirası İcra Komitesi. UNESCO'ya veya onun Türkiye temsilciliğine "günaydın" demeli. Ortada tarihi yapı mı, doku mu, miras mı kaldı? Neyi elletmiyor, neye kazma vurdurmuyorsunuz? Şimdiye kadar neredeydiniz? 50 yıl önce BM, UNESCO, isminde kurumlar, "dünya mirası" gibi kavramlar yok muydu? Kızın iffeti elden gittikten sonra ortaya çıkan göstermelik kahramanları hatırlatmaktasınız. İstanbul'a, tarihi yarımadaya sahip çıkmanızdan dolayı memnunuz, teşekkür ederiz. Lakin o eserler, bugünkünün bin, yüz, on katı iken niçin hiçbir dünyalının sesi çıkmadı? Süleymaniye'de, Kumkapı'da, Sultanahmet'te, Beyazıt'ta, Aksaray'da, Yedikule'de, Fındıkzade'de, Eyüp'te, Edirnekapı'da , Fatih'te, Üsküdar'da, Beykoz'da bu güzelim ahşap binalar terk edilirken, yıkılırken, serserilerin mekânı olurken, aşağılık müteahhitlerle, rezil mirasçıların yangınlarıyla yok edilirken nerelerdeydiniz? Ortada bina mı kaldı, eser mi kaldı, mahalle mi kaldı? Tarih düşmanları, hoyratça, vahşice yıkarken, yakarken yüzlerce senelik birikimi, kültür, güzelliğini toza-dumana ve aleve teslim ederken siz neredeydiniz? Elde birkaç bina kalmış vaziyette. Bunlardan ıslahı, mümkün olanlar elbette özgün haliyle imar edilmeli. Diğerlerine gelince... Sadece Süleymaniye'de değil saydığımız bütün semtlerdeki istisnasız bütün binaların tez zamanda yıkılması lazım. Bu semtler berbat kelimesinin ifadeden âciz kaldığı kötü apartmanların işgali altında. İşgalden önce ev vardı, mahalle vardı, komşuluk vardı, insanlık vardı. Onların ihtirasa ve cehalete teslimiyetiyle her şey yerle bir oldu. Onun için diyoruz mahalle mi kaldı, mahalleli mi kaldı, komşu ve komşuluk mu kaldı? Sur içi kurtarılmayı bekliyor. Sur içi İstanbul'dur. Kurtarılması şart olan yalnızca Balat Evleri, Süleymaniye Konakları değil İstanbul utandıran bir beton yığını manzarasında....