Medyanın prestiji

A -
A +

Medya, basın, dördüncü kuvvet, fakat bu dördüncü kuvvetin prestiji nerelerde? Yapılan anketlerde medyanın itibarının, -saygınlığının, prestijinin dileyen dilediği kelimeyi seçebilir- hiç de memnun edici seviyelerde olmadığı her defasında görülmekte. Üstelik bu dördüncü kuvvet meselesi televizyonlardan önceki tesbit. Şimdi en azından kendi içinde daha bir sağlamlaşmış olması gerekirdi. Ne var ki fiili durum hiç de öyle değil. Vatandaş, gazeteyi okuyor, televizyonu seyrediyor ama iş inanmaya gelince şüpheyle bakıyor. Eskiden "gazete yazıyor" dendi mi her şey biterdi. O gazeteler ne renkliydi, ne çok sayfalıydı ve ne de bu kadar yüksek imkânlara sahipti. Bilişim, iletişim devriminden en fazla medya faydalandıysa da aynı sür'at aynı ilerleme muhtevaya yansımadı, aksine gerileme yaşandı ve yaşanmakta. Bugün okuyucu köşe yazarından ileride. Seyirci programcıdan hem daha güzel konuşuyor hem daha donanımlı. Halbuki eski gazeteciler üstelik alaylıydı. Şimdilerde iletişim fakülteleri devrede. Bu çapraz durum muhakkak ki araştırılması lazım gelen bir mevzudur. Kaç muhabir iyi bir hazırlık yaparak işine başlamakta, kaç köşe yazarı işini ciddiyetle, layıkıyla yapmakta, kaç programcı günlerce hazırlanmakta? Haberler sadece karamsarlık yayıyor. Vahşi katliam haberleri ön planda. Medyada oldum olası yanlış bir anlayış vardır, "iyi haber haber değildir" denir. Olay, kötüyse haber olur. Bu da ister istemez muhabiri de muhatabı da negatifliğe iter. İster televizyonda, ister, gazetelerde, isterse radyo ve internette haberlere bir bakınız içiniz kararır, onları okuyan bir yabancının Türkiye hakkında iyi şeyler düşünmesi mümkün değil. Hadise şundan ibaret, cinayet, hırsızlık, vurdu kırdı, kapkaç haberleri, politik kavgalar ve çıplak manken fotoğrafları. Tek ciddi haberler ekenomik hayata dair olanlar. Spor da kendi içinde magazin havasında. Kültürse yok denecek kadar az.. Ekran, yüz kat daha fazla magazinle kirli. Televizyonlar, manken ve ısmarlama sevgili şarlatanlıkları ve artık gına getirten güneydoğu dizileriyle dolu. Aynı berbat mantık internet gazetelerin de yaşanıyor onlar da kasaplar çarşısı manzarasında. İnternet gazetelerinden derli toplu olan bir elin parmaklarını bulmaz. Radyolardan da pek azı ele avuca gelebilir. Dergiler üzerinde durmuyoruz. Zira o alanda hep gerilerde kaldık. Şimdi merak ediyoruz, uluslar arası ünlü dergilerin Türkçe basımları kaç satacak? 4 Milyon basan News Week, bizde 40 bin satabilir mi? Medyanın kendini sorgulaması, yenilemesi ve nerede hata yaptığını keşfetmesi gerekir. Bu hem mesleki bir borç hem de kendi prestiji için vazgeçilmez bir mecburiyetidir. Hem medya kendini sorguya çekmeli ve hem de iletişim fakülteleri. Bugünün fakülte mezunu dünün orta mektep mezunu seviyesinde değilse bunun hesabını kim verecek? Türkçe konuşamayan spiker, doğru cümle kuramayan köşe yazarı, dağarcığında hiçbir şey olmayan programcı ve karamsarlık yayan kötü ve seviyesiz, yoz haberler. Fikir ve değer olmasa teknoloji kendi başına iyiliğe hizmet edemez.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.