Bugün Türkiye'de alttan alta bir merkez partisi olmak, merkeze yerleşmek mücadelesi var. Bu mücadele seçimler yaklaştıkça kızışabilir. Önce büyük kongreler yapılacak, sonra seçimler. Kongre ve seçim konuşmaları, merkez partisi iddialarını dolaylı yahut doğrudan ilân edecek. Bu noktada partilerin handikapları var. Merkeze doğan partiyle merkeze kayan partiyi bekleyen şartlar aynı değil. MHP, hayli zamandır merkez yürüyüşünde. Nitekim gelen haberler doğruysa bu maksatla Alevilerle sosyalistleri de kucaklama niyetindeymiş. CHP de bir arayışta, o da sağdan oy kapma peşinde. Solun en ucundaki İP bile ulusalcı felsefeyle milliyetçi tabanı yokluyor. DYP esas itibariyle bir merkez partisi. Anavatan keza öyle. AK Parti'ye gelince. O tıpkı Özal'ın ANAP'ı gibi. 12 Eylül 1980 Öncesini hatırlayalım. Merkezde Adalet Partisi, sağda MSP ve MHP solda CHP ve aşırı sol partiler vardı. Darbe, bu partileri sildi. 1983'te Turgut Özal, ANAP'ı kurdu. Meşhur işareti iki elin başın üstünde kenetlenmesiydi. Böylece dört eğilimi birleştiriyordu. ANAP, AP'nin yerini almıştı. 3 Kasım 2002 seçimleri de bir sandık darbesidir. Seçmen kendine, arzularına verdiği oylara ters düşen partileri sandığa gömdü. Onların yerine sandıktan AK Parti isminde bir parti çıktı. Bu parti, "milli görüş" partilerinden çok ANAP'ın Turgut Özal'a mahsus dünya görüşünün devamı olmayı kendine hedef tayin etmişti. Vatandaş da öyle idrak edip öyle kabullendi. Burada şuna dikkat etmek lazım. Hiçbir şey yerinde saymıyor. Merkez partisi artık eskisinden farklıdır. Daha demokrat, daha liberal fakat daha dindar. Buna AK Parti bir keresinde muhafazakâr demokratlık demişti. Onun için bugün merkezde boşluk yoktur. AK Parti gelinen dünya ve Türkiye şartlarında tartışmasız bir merkez partisidir. Ne Tayyip Erdoğan'ın namazı, ne Emine Erdoğan'ın tesettürü bu hükme engel. ANAP gibi AK Parti de merkeze doğmuştur. Birine askeri darbe diğerine sandık darbesi ebelik yaptı. DYP oldum olası merkezdedir. Ancak, sandık darbesiyle savrulmuştur. Yürümek istediği hedef doludur. ANAVATAN, ANAP olur mu bilemiyoruz. Erkan Mumcuyla gençlik aşısı yapan bu parti için de hedef kapalı. Başarı şansı da meçhul. MHP ve benzeri orijinal, fikriyat ve asliyet partilerinin işi zor. Saf merkez partisi olmak kolay değil. Bu defa MHP olmaktan çıkmak gibi bir problemle burun buruna gelebilir. Zarf-mazruf dengesini kimse inkâr edemez. Herkese kendi yeri daha fazla yakışır. Başkası olmaktansa kendisi kalmak daha makbuldür. Merkez orta yolsa, hayır da orta yolda bulunduğuna göre partilerimizin hayırda yarıştıklarını farz edebiliriz. Fark etsinler veya etmesinler. Durum böyle.