Mescid-i Nebi dünya kültür mirasında olsa yıkılmazdı

A -
A +

Şu günlerde iki çok önemli haber birbirini takip etti. Önce Kâbe'nin "Osmanlı Revakları yıkılmayacak" diye bir haber çıktı. Hemen ardından da Mescid-i Nebi'nin yıkılacağına dair haber geldi. İlk haberin, ikinci haberi yumuşatmak için bir rüşvet olduğu anlaşılmakta. Revaklar, altı ayda bir gündeme gelir, Türkiye'den yükselen kızgınlıklar üzerine bekletilir. Bu defa o sütunlar değil, Peygamber Mescidi yıkılacak. Suudiler, bu cümleye itiraz edebilirler. Tezleri, mescidin daha büyüğünü yapmaktır. Peygamber Mescidi, bizatihi Sevgili Peygamberimiz'in -aleyhisselam- hayatlarından başlayarak Hazreti Ömer ve sonraki zamanlarda ihtiyaç oldukça genişletilmiştir. Ne var ki niyet, usul ve üslûb çok mühim. Sultan Abdülhamid zamanında Devlet-i ali Osman, Medine demiryolunu yaptırırken çekiçlere keçe sardırarak gürültü çıkmasını önlemiştir. Bundaki gaye, Resulullah'ı kabri şerifinde rahatsız etmemektir. Ehli sünnet itikadında Peygamberler Peygamberi mezarında bizim bilmediğimiz bir hayatla diridir. Vehhabilikte ise vefat eden Peygamber de olsa o artık yoktur. Kabrine gidip dua etmek şirktir. Buradan bakınca Vehhabilerin, Kabri Saadete giden ziyaretçilerin dinden çıktığına inandıkları net şekilde görülmektedir. Esasında Osmanlıyı 650 sene yaşatan edebdir. Osman Gazi'nin Kur'an-ı kerime gösterdiği hürmet, neslinde Allah, Peygamber, Kur'an, Hulefayı Raşidin, ehli beyt muhabbeti şeklinde aynen devam etmiştir. Bugünse alabildiğine bir hoyratlık görülmekte. Her şeyden evvel Kâbe, gökdelen otellerle çepeçevre kuşatılmıştır. Tarihten gelen eserler, bilhassa Osmanlı mirası yerle bir edilmiştir. Suudi idaresi bir yeri yaparken aslını muhafaza etmek gibi bir kaygı taşımayarak yıkıp yok etmekte ve ortaya hafızasız, hatırasız bir nevzuhur bina çıkmaktadır. Mescid-i Nebi'de yapılmak istenen bir restorasyon değildir. Mescid-i Nebi, Peygamberimiz tarafından inşa ettirilmiş, kendileri de inşaatında çalışmış ve vefatlarına dek burada imam olmuş, hutbeler vermiş, sohbet yapmışlardır. Kâinatın Peygamberi, mescide açılan odalarında vefat ettiler ve mübarek bedenleri buranın cennet toprağına emanet edildi. Asırlardır, kabri saadetleri ve Hazreti Ebu Bekr ve Hazreti Ömer'in kabirleri Mescid-i Nebidedir. Bu itibarla Mescid-i Nebi'nin genişletme gerekçesiyle yıkılması , Peygamberimiz ve iki Halife'nin kabirlerinin de yıkılması demek olacaktır. Vahşi buldozerler, kepçeler, vinçler bu mukaddes ve narin mekâna girecek!!! Şuraya lütfen dikkat: "Peygamberimizin türbesi" denince hafızalar, hep aynı manzarayı hatırlar: Kubbeyi Hadra/Yeşil Kubbe. Bu kubbe, 1837'de Sultan II. Mahmud zamanında yaptırılarak yeşile boyanmıştır. Şimdilerde onun yanında çinkodan ikinci bir kubbe daha ortaya çıktı. Bu yıkımla öyle zannediyoruz ki Osmanlı Türkü'ne ait Kubbeyi Hadra imha edilerek bir Suudi imalatı yükseltilecektir. UNESCO, bu vahim gelişmeye neden müdahale etmiyor? Çünkü, bu memlekette sadece El Hicr antik şehri dünya kültür mirasındadır. Diğerleri için müracaat yoktur. Ne kadar garip değil mi? Daha garip olansa Mescid-i Nebi yıkım haberi çıkmadan önce Suudi ailesinin UNESCO'ya 20 milyon dolar bağışta bulunmasıdır. Bir sus Türkiye'ye, bir pus UNESCO'ya.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.