Mısır ahalisinin tercihiyle seçilen bir devlet başkanı, darbeyle yerinden edildi. Sn. Mursi, hem darbe gördü, hem ihanet yaşadı. Enver Sedat da bizzat kendi muhafızları tarafından katledilmişti. İhanet, sadece Mısır'a mahsus değil, her zaman her yerde görülebilmekte.
Mısır, yarım asırdan fazla bir zamandır bir dikta rejimi altındaydı. Nihayetinde yüz binler, Tahrir Meydanında zulme isyan etti. Hüsnü Mübarek, çaresiz kaldı. Gelen sel, O'nu alıp götürdü.
Firavun zihniyetli rejimin bitmesinde batının payı yoktur denemez. Ancak bugün anlaşılıyor ki aynı batı, Muhammed Mursi'nin seçilmesinden de çok hoşnut olmamış. Seçim neticeleri, güçlünün beklentisine muvafık değilse o bir kötü seçimdir. Mısır'da da böyle olduğu görülmekte. Üçüncü aydan itibaren Cumhurbaşkanını devirmek için yeraltı faaliyetleri başlamış.
Demek ki Mursi, seçilmekle bir planı bozmuş. Malum yerler 'Mübarek gitsin, fakat yerine gelecek aynı firavun zihniyetinin parlak bir örneği olsun' diye düşünmüşler.
Muhammed Mursi, İhvan'ül Müslimin/Müslüman Kardeşler Teşkilatından. Daha doğrusu fikriyatından. Bu teşkilat, resmî bir hareket değil, taraftar bulmuş bir dünya görüşü. Bu görüşte olanlar, 1928'den bu yana fikriyatlarının bedelini ödemiş, sonunda da Hürriyet ve Adalet Partisini kurmuşlardı.
Ne var ki sandıktan çıkıp gelmekle iktidar olunmuyor. Ordu, yargı bürokrasisiyle medya dışarının güdümündeydi.
Bir Arap Baharı lafı edilmiş, bölgede fırtına esmiş, bazı liderler ve bu meyanda Hüsnü Mübarek devrilmişse de onların ifadesiyle 'İslamcı' bir kadro işbaşına gelmişti. Bu sebeple Türkiye'deki gibi 1800'lerin başından beri çalışarak kendilerine benzettikleri etkin çevrelerle yeni bir darbe planlamışlardı.
İnsanlar, bir yıl sonra tekrar Tahir'e sürüklemiş oldular.
Ama bu sefer masadaki hesap meydana uymadı. Muhammed Mursi'nin içinden geldiği teşkilat ile ona oy vermiş olanlar, seçtikleri lidere sahip çıktılar. Cesur ve yiğit durdular. Kayıp verseler de şiddete bulaşmadılar. Tahrir'dekiler kısa sürede dağılırken Adviyye Meydanı'nı büyük bir halk kitlesi doldurdu.
Şimdi bu milyonluk kitle, şunu sormakta:
-Benim oyum ne oldu?
Demokraside sorulması gereken soru budur. Bunu soruyor ve şunu diyorlar: "Mursi, çıkana kadar bu meydandayız!" Bu muhteşem kararlılığı gören düne kadar darbeye "darbe" diyememiş darbe tedarik merkezleri, ağız değiştirdiler "e, şey, yani evet, Mursi serbest kalmalıdır!.."
Muhammed Mursi'nin serbest kalacağı ve ilk seçimlerde rakiplerini ezip geçeceği gün gibi ortada...
Ders 1: Hapsi ve ötesini göze alamayan, lider olamaz.
Ders 2: İslam dünyası, azimli sessiz yığınların bir büyük kuvvet olduğunu fark etmiştir...
Kıssadan Hisse: Başbakan Tayyip Erdoğan'ı Tunus dönüşü İstanbul ve Ankara'da on binler karşılayıp, mitinglerde milyonu aşan vatandaş topluluğu meydanları hıncahınç doldurmasaydı, bugün Türkiye kendisi değildi.