Hemen söyleyelim, hayır. MGK bizzat cevap vermemeli. "Türkiye, Kerkük'e karışırsa biz de Diyarbakır'a karışırız!" dediği için Türkiye Cumhuriyeti'nin devlet tavrını şekillendiren Millî Güvenlik Kurulu'nda Irak Kürdistan muhtar idaresi reisi Mesut Barzanî'nin bu sözü ele alınıp tahlil edilecek ve ülkemizi rahatsız eden tutumunda inat ederse bundan böyle Türkiye tarafından düşman muamelesi göreceğinin kendisine ihtar edileceği konuşulmakta. Türkiye, Washington nezdinde de teşebbüste bulunmuş. Üst seviyeli bir yöneticimizse planlanacak tedbirlerle Barzani bundan böyle Diyarbakır'ın D'sini bile ağzına alamaz mealinde sertlikler göstermiş. Elbette bu haddini bilmezlik ortada kalmayacak. Tehdit Türkiye'ye yapılmıştır. Layık olduğu karşılığı alacaktır. Ancak kim muhatap olacak. Dışişleri sözcüsü mü, müsteşar mı, bakan mı, başbakanlık müsteşarı mı, başbakan mı, MGK genel sekreteri mi, MGK mı? Kim? Kim muhatap olacaksa Mesut Barzanî de zımnen bile olsa ona eşitlenecektir. Bu sebeple dikkatli davranmak lazım. Denilecek olan en açık ve net cevap şudur: -Türkiye, Kerkük'e karışacak fakat sen hiçbir zaman Diyarbakır'a karışamayacaksın! Bu gerçeğin tarihi gerekçeleriyle birlikte sayın Barzani'ye anlatılması lazım. Hadisenin Washington'a taşınması ise yersiz, şikâyet aczimiz ortaya koyduğu gibi üçüncü şahısları bölgenin sahibi olarak gösterir. Problemi aramızda halledelim. Washington çözecekse Ankara ne yapacak? İhmal etmememiz gereken keyfiyet şudur. Kuzey Iraklı Kürtler nihayetinde bizim kardeşlerimizdir. İçlerinde kim hangi niyeti taşırsa taşısın sonuçta biz bütün hata, hırçınlık ve yanlışlıklarına rağmen onlara sahip çıkacağız. Türkiye, ağabey konumundadır. Ağabey, yeri geldiğinde kaşlarını çatar, kulak da çekebilir. Fakat kardeşliği de ihmal etmez, gücü yettiği için ezmez. Bakınız Türk müteşebbisi daha ileri görüşlü ve pratik zekâlı davranmıştır. İş adamlarımız, Kuzey Irak'ta o yörenin kalkınmasına yardımcı oluyorlar. Kürtler, Saddam Hüseyin zamanında az ezilmediler. O günlerde biz sahip çıktık. Yine, her şeye rağmen sahip çıkacağız . Başka çare yok. Bunlar din kardeşimizdir. Bu realiteyi görmezlikten gelemeyiz. Bakınız Irak 'Komşu Devletler Zirvesi son dakikada Mısır'a kaydı. Bunu kaçırmamalıydık. Irak ve Kuzey Irak yönetimindeki Kürtlerin Mısır'a verdiği destekle zirve elden gitti. Sırf bu zirveyi bizden koparmak için Hüsnü Mübarek bir günlüğüne Ankara'ya gelmişti. Erbil'e, Süleymaniye'ye, Kerkük'e, Bağdat'a Ankara mı daha yakın, Kahire mi? Kuzey Irak'ı bir başkasının eline, tesirine bırakmamalıyız. Azerbaycan'a sahip çıktığımız gibi ona da sahip çıkmakla mükellefiz. Barzani cevaplandırılacak fakat tereyağından kıl çeker gibi. Derdimiz üzüm yemek. Soğukkanlı ve sağduyulu üsluptan şaşmamalıyız.