Milli Eğitim Bakanımız Hüseyin Çelik, çok çalışkan, fevkalade kapasiteli ve son derecede iyi niyetli bir bakan. İnşaat işçiliğinden akademisyenliğe, oradan bakanlığa yükselmiş bir Anadolu çocuğu. Ne var ki O, çalışmak istedikçe önüne sıra sıra engeller çıkartılmakta. YÖK'le dillere destan boğuşması ortada. Makamlarına sımsıkı yapışmış insanları kıpırdatmak deveye hendek atlatmaktan zor. Bir tarafta tutucular, bir tarafta Hüseyin çelik gibi pırıl pırıl bir zekâ. YÖK problemi yetmezmiş gibi şimdi bir de müşavirler ortaya çıktı. Millî Eğitim Bakanı, bakanlığından 22 müşaviri doğu ve güneydoğudaki okulları incelemeleri için görevlendirmiş. Ne büyük hata değil mi? Evet öyle, bir bakanın müşavirlerine ilişmek ne haddine? Halbuki bundan tabii ne olabilir? Ankara rehavetinde kilo alacaklarına elbette Anadolu'da araştırmalar yapıp bakanlığa raporlar sunmalılar. Bu onların mevcudiyet sebepleri. Fakat hayır. Kimin umurunda Anadolu? Bakanın tasarrufu aleyhine dava açmışlar mahkeme de icrayı durdurma kararı vermiş. Mahkeme kararını birkaç kere okuduk ama kısacık olmasına rağmen bir şey anlamadık. Soyut bir karar. Bu şartlarda bir bakan nasıl çalışsın? Şöyle çalışacak... Önce bu sistemin değişmesi lazım. Teşkilat kanunu yenilenecek. 22 kişi Anadolu'ya gönderildiğine göre bir o kadar da yerinde kalıyor demektir. 3-5 de danışman varsa alın size bir tabur adam. Her gelen bakanla bir-iki kişi girmiş sonunda çalışamayan şişkin kadrolar ortaya çıkmış. Üstelik müşavir ne, danışman kim? Aynı anlama gelen iki kelimeyle dolan kadrolar vatandaşın kesesine yük!.. Şunu hangi müşavir dürüstlükle cevaplandırır?Anadolu'ya gitmeyen aynı zevata -bırakınız zengin memleketleri- aynı süreyle Yunanistan'a gidip oradaki okullar hakkında inceleme görevi verilseydi yine mahkemeye mi koşacaklardı? Bir de şu acı gerçek var. Hüküm, millet adına verildiğine göre karar, milleti tatmin etmeli. Sayın Çelik, şunu bir basın toplantısıyla kamuoyuna açıklamalı. -Bakanlıkta ne kadar müşavir var? Olması gereken ne kadar? Ne maaş alıyorlar? Özel sektör fazladan 1 kişi çalıştırmazken neden devlete yük üstüne yük? Devletin malı deniz olmayalı 4 asrı buluyor. Devlet, IMF'lere, Dünya Bankalarına, iç piyasalara borçlu, devlet faiz ödüyor. Çalışan vartandaş, bürokrasi canavarını hangi vergiyle doyursun? Ağaç çürümüş, dal elde kalıyor... Milli Eğitim böyle de diğerleri farklı mı? Onun için hemen her alanda özelleştirmeye gidilmesi şart.