Berbat olay malum, Van'ın Muradiye ilçesinde 7 kişi, iki turistten erkek olanı bir ağaca bağlayıp kadın olana onun gözü önünde tecavüz etmişler. Muradiye halkı kaç gündür ayakta. Zanlılar sorguya götürülüp getirilirken toplanan öfkeli kalabalık, lince kalkışıyor. Hiçbir linç teşebbüsüne "keşke olsaydı" denmez. Fakat burada hisler zorlanmakta. Muradiye halkı da kendilerini zor zaptetmekteler. Bu nasıl insanlıktır, nasıl vahşettir? Hele bir de kadın zanlının olması, akıllara durgunluk vermekte. Ne var ki burada zanlı veya daha net ifadeyle suçlu, sadece bu faillerden ibaret değil. Ceza hukukunda bir suçu işleyen fail olur. Bir de bazı hallerde o suça teşvik edenler. İkincilere "azmettiren" denir. Bu ve benzeri hadiselerde "asli mânevi failler" var. Onlar toplumun en itibarlı yerlerindeler. Eğer cahil insana varıncaya kadar herkes, gördüğü, duyduğu seyrettiği, okuduğuyla sürekli bir şekilde cinsellik tahriklerine muhatap olmaktaysa, her şey belden aşağıya hitap ediyorsa, her deste kâğıt, fuhuş albümüne dönmüşse o zaman olanlara şaşmamalı, ne ekerseniz onu biçersiniz. Güzel isimli Muradiye hiç hak etmediği halde üstüne çamur sıçradı. Ancak, bu Muradiye'nin değil, Türkiye'nin meselesi. Ve temel meselelerinden biri. Yanlış fikirlere kapılmasınlar. Her yerde sapıklar çıkar. Asıl sapık o cahillere belletmenlik yapanlar. Şu olayın geçenlerde sözde sevgilisiyle bir olup annesini, ablasını, babasını öldüren kızın hunharlığından farkı var mı? Eğer kalbleri ihmal edip, mânevi ihtiyaçları tatmine dair yapılan her teşebbüsü gericilik sayarak yalnızca mideye ve şehvete hizmet verirseniz, ortalığı böylesi canavarlar doldurur. Yaz geldi. Turistler artmaya başlıyor. Bakalım daha ne kadar benzer vakalarla karşılaşacağız? Kültür ve Turizm Bakanlığı, Türkiye'yi tanıtmaya çalışan her kurum ve kişi o kadar emek, masraf ve alın teri dökerken arada bir ortaya çıkan böylesi aşağılıklar her şeyi mahvediyor. Acaba? Türkiye'yi Tanıtma Fonu devreye sokulamaz mı? Tanıtma film, afiş, kitapçık gibi çalışmalarla yurt dışında yapılmakta. Bunun bir de içeriye hitap eden versiyonu uygulanamaz mı? Şu tecavüz hadiseleri yeni değil ki. Hemen her sene benzerleri olmakta. Bu gelen insanlar en azından misafir. Misafire muamele böyle midir? Bu hangi kitapta, nerede yazmakta. Hani "testi kırıldıktan sonra akıl veren çok olur" demişler. Mühim olan böylesine rezillikler yaşanmadan tedbirler almaktı. İnsanları önceleri inançları terbiye ediyordu, o terbiye kişiyi medeni yapmaktaydı. Osmanlı askeri, fethettiği yerin çeşme başında köyün kızlarını görünce rahatsız olmasınlar diye geri çekilirdi. Bir asır evvelki hayatımızda yabancı "tanrı misafiriydi". İnsanlar misafiri paylaşamazdı. Şimdi ise iki zavallı yabancı canavarlara yem olmakta. Bir "misafir etme" kültürünün ortadan kalkmasa bile eski değerinde olmaması nelere yol açıyor? Biz galiba yaşama üslubumuzu kaybettik. İslam ahlâkı, kötülükler önünde "abs freni"ydi. Fren bozunca, toplum felakete doğru koşmaya başladı. Beter günler gelmeden tedbir düşünülmeli. Yoksa yıkım büyük. Her akşam ve her sabah ateş yağmakta. Nerden? Daha nasıl yazalım?