Mutlu günümüz

A -
A +

Sabah'ın dünkü manşeti haberin mahiyetiyle çelişir haldeydi. Manşet, "Hisar'ın İçine Cami" cümlesiyle sanki bir ihbarda bulunurken muhteva, konser alanına cami yapılıyor vari bir-iki zikzak dışında tarihi seyri özetlemekteydi. Taksime Cami, Göztepe Parkına Cami, Rumeli Hisarına Cami. Burada iki hususu birbirine karıştırmamak lazım. Bir tarihî camiler var, bir de yeni yapılacaklar. Tarihî camiler, kültürel varlıklarımızdır, diğerleri sosyal ve dini ihtiyaçlar. Tarihî camiler, Türkiye içinde de olsa Macaristan, Yunanistan gibi sınırlarımız dışında da bulunsa duruma göre yeniden inşa ederek, tamir ederek koruyarak gelecek nesillere aktarılması gerekir. Vatan değerler bütünüdür. Vatanı araziden ayıran farklar, cami, sebil, şehidlik, saray, müze, kule, meydan, onlardaki eşya, hatta bazen bir ulu çınardır. Verdiğimiz misaller on binlerle çarpılsa çıkan değerler toplamıyla vatan meydana gelir. Rumeli Hisarındaki cami bunlardan biridir. Fatih Sultan Mehmed Han'ın Fetih'ten 1 yıl evvel yaptırdığı bir eser. Bir emsalsiz hatıra. Bu eser, yüz yıl evvel zelzelede yıkılmış. 1980'den beri de cemaat mahalli konser salonu olarak kullanılmakta. Bu faciayı evvela '80'li yılların bir 29 Mayıs'ında gazetemizde haber yaptırdık, son birkaç yılda da hakkında makaleler yazdık. Son yazılarımızdan birine İBB'den açıklama geldi. İstanbul Büyükşehir Belediyesi, resmi adı Cuma Mescidi olan bu mâbedin mahkeme eliyle kendisinden alındığını, tekrar iade edilmesi halinde tamire hazır olduğunu bir açıklama halinde bize yollamış, biz de bu talep ve taahhüdü buradan duyurmuştuk. Mutlu olduğumuz husus işte bu, demek ki belediyeye sadece yıkık bir minaresi ayakta kalmış eseri yeniden ayağa kaldırma imkânı verilmiş. Bu cümleden olarak ihale açılmış, müteahhit firma seçilmiş, firma şimdi faaliyetteymiş, bunun haberi yapılıyor. Yeni bina edilecek camilere gelince. Onu ihtiyaçlar tayin eder. Taksim'e cami çok acil ihtiyaç. Ne var ki iş ibadet niyetini aşıp oy hesabına dönünce gerçekleşemedi. Bu problemi de zaman çözecek. Göztepe'ye cami park meselesinden dolayı çatallaştı. Diğer yeni camilere gelince. Bu alanda ne yazık ki bir kontrolsüzlük yaşandı. Lüzumlu-lüzumsuz yerlere camiler yapıldı. Minare ve şerefe israfına gidildi. Hoparlörleri, vatandaşı ciddi mânâda rahatsız etmekte. Göztepe Camii'nin, Taksim'in aleyhtar kitle bulmasında bu cihazların büyük rolü var. Camilerin kavga sebebi yapıldığı ilkelliklerin geride kaldığını düşünüyoruz. Başta hangi idare olursa olsun Cuma Mescidi gibi ecdat yâdigârı camiler yapılabilmelidir. Yeni yapılacak camilere gelince onlara diyanet, ilgili belediyeler ve diğer ilgili makamlar müştereken karar vermeli. Denilen yerde camiye ihtiyaç var mı, finans kaynağı ne, mimarı tarzı nasıl olacak? vs. gibi... Camiler, mâbedler artık ideolojik çerçeveden değerlendirmemeli. Bakınız Haliç kenarında Bulgar kilisesi var. Demir Kilise de denen bu tapınak şu günlerde tamir edilmekte. Bir Müslüman onun tamirine sadece memnun olur. Zira siz Türkiye'de bir kiliseyi yıkıma terk ederseniz başkası da Rodos Adasındaki bir tarihi güzelliğimizin yok olmasını seyreder. Onun için aynı haberde üstelik sanat tarihçisi olan Erdem Yücel'in Boğazkesen Hisarındaki cami yapılırsa ibadete açılmamalı, açılırsa ikinci Ayasofya olayı yaşanır tarzındaki sözlerini son derecede ayıplıyoruz. Üstelik sanat tarihçisi olan bu insan o caminin tek minaresi kalmışken, cami alanı dans, konser, folklor ve festival pisti olarak kullanılırken nerelerdeydi acaba? En büyük ihtiyacımız, dünya ile entegre fakat yerli değerlerle bezeli aydın ihtiyacıdır. Aydın yabancılaşması senelerimizi ve kıymetlerimiz mahvetti.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.