Müzakere sürecinde süre

A -
A +

AB'nin genişlemeden sorumlu yeni üyesi Finli diplomat Olli Rhen, müzakerelerin ucunun açık olmasının önemli olmadığını, sürecin Türkiye'nin kriterleri yerine getirme şekline bağlı olduğunu dile getiriyor. Gözlerden kaçmayacağı gibi, artık tarih verilmesi üzerinde durulmamakta. Halbuki AB komisyonu, 7 Ekim'de sadece bir tavsiye kararı almıştı. Tarih, 17 Aralıkta verilecek. Müesseselerin iyi işlediğine bir örnek, AB raporuna tam itibar edilmektedir, 17 Aralıkta müzakereye başlamak için randevu tarihi verilecektir, aksini kimse düşünmemekte. İmtiyazlı ortaklık laflarının taraftar bulması uzak ihtimal. Birkaç devlette referanduma gidilip de onların da aleyhimize çıkması ise başımızı ağrıtır. Diğer taraftan Ankara'nın kapıyı ilk tıklattığı 1959'dan bu yana tam 45 yıl geçmiştir. Bu kadar uzun bir zamana rağmen ülkemizin belirsizliklere zorlanması bugün Avrupalı dostlarımızı dahi rahatsız etmektedir. Günter Verheugen'den görevi devralacak olan Olli Rhen'in dediklerinde dikkat edilmesi gereken şudur, Rhen, kriterlerin sadece yerine getirilmesi üzerinde durmuyor, onların nasıl yerine getirileceğine de dikkat çekmekte. Bu hususta Ankara'nın bir korkusu olamaz. Ankara kayıp zamanları telafi peşinde. Kısa zamanda çok güçlü hamleler yapıldı. Zaten AB'nin tavsiye kararının olumlu çıkması bu samimi niyet ve gayret yüzündendir. Nitekim 3 gün evvel de azınlık vakıflarına uygulanan farklı statü ortadan kaldırıldı. Ancak diğer taraftan yolsuzluklarda hâlâ en ayıplı memleketlerden biriyiz. Bu konuda da esaslı adımlar atıldı fakat daha çok adım atılması gerekir. AP Yeşiller Grubu'nun İstanbul'dan bütün Avrupa'ya barış rüzgârları yaydığı bir günde Başbakanlık Danışma Kurulu'nun kaleme aldığı bir raporun basına sızdırılması ise tam bir şanssızlıktır. Bitmemiş bir rapor, üçte bir üyenin görüşü, fakat gürültü çok yüksek. Madem danışma heyeti o halde o raporun heyetle danışan merci arasında kalması gerekmez miydi? Kendilerinden böyle bir rapor istendiği şüphelidir. İnsan hakları raporu mu, gammazlama raporu mu? Tartışılacaktır. Raporu hazırlayanlar, Avrupalı radikalleri bile şaşırtacak tekliflerde bulunmaktalar. Avrupalılar sistematik işkence olmadığını tekrar tekrar yazıp söylediler. Bu hususta haylice araştırmaları var. Adı geçen raporsa tersini dile getirmekte. Daha kötüsü Türkiye'yi zora sokacak ifadelere sahip. Nasıl oldu da böyle bir ekiple çalışma zarureti hissedildi? 17 Aralığa doğru ve sonrasında çok yoğun ve sert tartışmalar olacaktır. Bu tartışmalar olurken dikkat edilmesi gereken kriterlerin zamanında ve arzu edildiği şekilde gerçekleştirme prensibinden uzağa düşmemektir. İnsan hakları raporu işte o tür suyu bulandıracak cinsten bir çalışma. İçerde su bulanacak, dışarda zihinler.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.