NATO'nun kılı kıpırdamıyor!

A -
A +

Gerçekleri, insaf ve vicdan sahibi Rusları hariç tutarak, o dünya çapında büyük romanlara imza atmış insanları kasdetmeden söylüyoruz... Ruslar, Putin'in şahsında "moskof" taraflarını yeniden hatırladılar. Doğrusu Putin, kendini iyi saklamış, iyi rol yapmış!..
SSCB 1989'da dağıldıktan sonra Ruslarla can-ciğer olduk. Sanki asıl Berlin Duvarı, bizimle onlar arasında varmış da yıkılınca iki taraf da birbirine koştu. 1990'lardan 2016'ya kadar tam 25 sene Türkiye ve Rusya çok sıkı ve samimi bir ortaklığa girdiler. Çok sayıda evlilik oldu. Müteahhitlerimiz, Rus şehirlerini inşa ediyor, Ruslar önce Bavul Ticaretiyle sonra ithalatla bir çok ihtiyaçlarını bizden karşılıyor, turizm yoluyla bazı kasabalarımız Rus kentlerine dönüyordu. İki devlet de iki millet de yekdiğerinden istifade etmekteydi.
Bunlar olurken eminiz ki çok insan, bir atasözümüzü içten içe sorgulamıştır. Ceddimiz, "ayıdan post, moskoftan dost olmaz!!!" demişti. Gelişmeler karşısında kafalar karışmış, sanki sözün hükmü kalmamıştı. İşte pekâlâ dost olmuştuk. Demek ki atalarımız yanılmışlar... Bugün görüyoruz ki yanılan o azîz atalarımız değil, bizmişiz.
Moskof, fırsatını bulunca yine moskofluğa başladı. Önce Gürcistan'a musallat oldu. Sonra Ukrayna'ya gözyaşı döktürdü. Ardından Kırım'ı ilhak etti. Bunları yaparken biz de dahil olmak üzere dünya, "bana dokunmayan yılan bin yaşasın!" havasındaydı. Halbuki engerek yılanı, günü geldiğinde sokulması gerekenleri sokacaktı. Suriye'nin Amerika'nın marifetiyle kaosa sürüklenmesi işine çok yaradı. Adı geçen ülke iyice karışıp keskin hatlarla kamplara ayrılınca "DAEŞ'e müdahale edeceğim!" yalanıyla Suriye'ye girip  Beşar Esad'ın babasından devraldığı Rus mandacılığı teslimiyetini korumak için muhaliflerle Türkmenleri vurmaya başladı.
Ruslar, Akdeniz’den neredeyse çekilmişken vahim Amerikan hataları O'nu sadece Orta Doğu'ya değil, Akdeniz'e de taşıdı. Arap Baharı riyakârlığı ve DAEŞ sihirbazlığı  bunu yapanları, hesap etmedikleri bir  yere sürükledi.
Washington, güya PYD'yi PKK'dan ayıracak ve kendi kara gücü olarak kullanacaktı. Havadan bir kaç balya silah atmakla ateist/marksist ve Amerika’ya küfürbâz bir örgütü, elinin altında kuzuya çevireceğini sanma gafletindeydi. PYD/YPG Esad'la anlaşmakla kalmadı fiilen Rusya'nın kara gücü oldu. Washington, ham hayaller peşinde. Beyazsaray, Pentagon, Amerikan hariciyesi, hem bir ülkeye dair projeleri hayata geçirmek ve hem de "tatlı canımız incinmesin" havasında.  İlk günden Nobel Barış Ödülü'ne mahkûm edilen B.H. Obama, "barış ödülü alıp savaş adamı oldu!" denmesin diye hep ayranı üfleyerek içti. Şüphe edilmesin ki Barack Obama'yı da aşan başka bir sinsi akıl devrede. DAEŞ balonunu kim ürettiyse o aklı üreten merkezler de onlar olmalı.
Bugün Suriye'de sivil katliamı ve Sünni soykırımı yaşanmakta. Rus jetleri, DAEŞ militanlarına dokunmazken sivilleri, hastaneleri, okulları yani kadın, yaşlı ve çocukları katletmektedir. Özi Kalesi katliamı, 1944 Kırım ve Ahıska zulümleri tekrar etmekte. Bunun bir adım sonrasında Stalin gibi Kars, Ardahan ve Boğazları Türkiye'den istemek ve Azerbaycan'la Gürcistan'ı bir kere daha işgal vardır. Zaten bu moskof hıncının arkasında en kıymetli yatırımımız iken bir türlü başlanmayan Kanal İstanbul'a duyulan öfke yoktur denemez.  
Putin-Medvedev maceraperestleri, Stalin'in, SSCB'nin yapamadığını yapma peşindeler. AB ve ABD'nin ufuksuz ve dostlarını yarı yolda bırakan politikaları Moskof'u orta doğuya indirdi, Karadeniz ve Akdeniz neredeyse Rus gölü olacak.
Öyleyse soru şudur:
NATO niçin kuruldu ve kime karşı kuruldu?
O NATO bugün böyle bir facia yaşanırken neden seyircidir?

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.