Neye layıksanız öyle yönetilirsiniz

A -
A +
İslamiyet, ferdiyetçidir; insanın iki cihan saadetine kavuşması için gelmiştir. Öncelik insanda olduğu içindir ki "kul hakkı" diye bir dokunulmazlık kurumu vardır. Kapitalist ve komünist dünya görüşünden farklı olarak İslamiyet, kişinin hem bu dünyada ve hem de öbür dünyada huzurlu bir hayata kavuşmasını derpiş eder.
İslâm hayat nizamında devlet şekline dair olmazsa olmaz kaideler yoktur. İstişare, yeni söylemle "ortak akıl" ve ortak aklın bir hususta ittifak etmesi esastır. Devletin şeklinin ne olacağına üzerinde birleşilen fikir karar verir. Bu şekil devrine göre ihtiyaç neyi gerektiriyorsa emirlik, beylik, sultanlık, padişahlık, cumhuriyet, başkanlık veya başka bir tarz olabilir.
Sevgili Peygamberimiz -sallallahü aleyhi ve sellem- aynı zamanda devlet reisidir. Peygamberimiz ve Hulefa-i Raşîdin idarelerinde devlet reisliği ile vezirlik; günümüz tarifiyle Başkan ve Başbakan ayırımı yoktur. Sonraki asırlarda ihtiyaç doğunca bu yola gidilmiştir.
Tanzimat Hatt-ı Şerifi'ne kadar devlet hayatında aynı görüş devam etmiştir. Bu görüşün merkez fikri mealen "Ey müminler, Allah'a, Peygambere ve sizden olan emire itaat edin!" buyuran Nisa Suresindedir.
Tanzimat Fermanı, devletin askerî ve mali bakımdan zayıflaması, mağlubiyetler ve Fransız İhtilalinin tesirleri sebebiyle Sadrazam Koca Mustafa Paşa tarafından Abdülmecid Han ikna edilerek Gülhane Has Bahçesinde 3 Kasım 1839 tarihinde halka okunmuştur. Fakat bu hamle devletin tarihte ilk defa olarak 1854'te Fransız ve Alman bankalarından 3 milyon sterlin borç alma mecburiyetine mani olamadı. Tanzimat Fermanını 18 Şubat 1856 tarihli Islahat Hattı Hümayunu takip eder. Islahat Fermanı da Sadrazam Mehmed Emin Ali Paşa tarafından ilân edilir. Ardından ajan kışkırtmalarıyla 1860'ta Jön Türk hareketi başlar. Sonra Sadrazam Midhat Paşa ve ekibinin baskısıyla 23 Aralık 1876'da Meşrutiyet ilan edilir. Mecliste devletin parçalanma tehlikesi ortaya çıkınca Sultan Abdülhamid Han, Kanun-ı Esasî'yi askıya alarak 14 Şubat 1878'de Meclis-i Mebusan'ı kapatır. Resneli Kolağası  -Arnavutçasıyla- Ahmet Njaji Bej'in dağa çıkmasıyla başlayan İttihatçı isyanla 24 Temmuz 1908'de Meşrutiyet tekrar ilan edilir. Tanzimatla II. Meşrutiyet dönemindeki bütün büyük faaliyetlerin sevk ve idaresinde ekseriyeti mason olan ve İngiltere, Fransa, Almanya, Rusya güdümündeki Sadrazamlar vardır. Aynı şekilde devrin münevverleri de büyük kısmıyla masondur. Eli-kolu bağlanmak istenen Hakan-Halife Padişahlar ümmet, millet ve değerlerimiz yanındayken dönem sadrazamları yabancıların ve yabancılaşmanın mümessilleridir. Daha sonra aynı yolun yolcusu Jön Türkler de bunlara  katılır. II. Meşrutiyet, İttihatçı-Alman iş birliği neticesinde girilen Cihan Harbi macerası devleti bitirme noktasına getirdi. Bunu Cumhuriyetin ilanı takip etti. Alman ekolünün yerini İngiliz ekolü aldı. 1950'den 2002'ye kadar Amerikan etkisinde seyretmek söz konusu oldu.
Bilhassa 2007'den bu yana yönetimde millî ve müstakil, Tanzimat öncesi şahsiyetimizle, köklerimizle köprüler kurarken, çağı yakalayıp yarınlara koşan ümmet ölçekli yerli bir iktidar var. Bu iktidarın teminatı Recep Tayyip Erdoğan'dır. O'nun derdi makam değil; O'nun bir dâvâsı var. Sn. Erdoğan'ın zahiri yanıltmasın; zahirdeki Hazreti Ömer tabiatının arkasında sade bir derviş tevekkülü saklıdır. Bu dâvâ adamının yapmak istediği, insanları mes'ut, kendisi şanlı, İslam âlemine lider dünyada söz ve kudret sahibi Büyük Türkiye'yi inşa etmektir. İnanıyoruz ki seçmen, 10 Ağustos 2014 günü en isabetli kararı verecektir. Çünkü Ebedî Rehberimiz; Peygamberimiz "benim ümmetim, batılda ittifak etmez!" buyurmaktalar.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.