Önce Rusya, sonra İran, ardından tekrar Rusya, Türkiye'ye sattıkları doğal gaz vanalarını kıstılar. Rusya, Ukrayna ile kavgalı. Bu iki devlet çekişirken biz sıkıntıya düşüyoruz. Tam o hatta problemi çözdük derken bu defa İran durup dururken gaz şantajına başladı. "Şantaj" diyoruz çünkü "ağır kış şartları" bahane. İran, Türkiye'ye ABD ile kendi aleyhine herhangi iş birliğine gitmesinin pahalıya mal olacağına dair gözdağı veriyor. Türkiye'nin böyle bir niyeti yok. Ancak öyle tahmin ediyoruz ki CIA, FBI temsilcilerinin Ankara, kara kuvvetleri komutanıyla MGK genel sekreterinin Washington ziyaretleri Tahran'da rahatsızlık meydana getirdi. Bu rahatsızlıkta keza İran'dan üst seviyede yapılmak istenen ziyaretlere hemen kapı açılmamasının da rolü var. Nerede ise bütün ısıtmamızı doğal gaza bağladık. Böyle bir neticenin mahzurlu olduğu ortada. Bu arada iki hakikat daha var. Mesut Yılmaz hükümeti zamanında Rusya'dan gazı çok fahiş bir fiyatla aldık. Halbuki Türkmenistan, oradaki söyleyişle nabit gazı nerdeyse bedavaya satmak istiyordu. Bu teklif kabul görmedi. Kabul edilmediği için de Sefer Murat Türkmenbaşı bir Aşkâbâd ziyaretinde devrin enerji bakanı Cumhur Ersümer'i gazetecilerin önünde fena şekilde haşladı. Türkmenbaşı Türkiye'nin menfaatlerini daha fazla düşünüyordu. Yılmaz'la Ersümer şimdi yüce divandalar ama Rus gazı hâlâ pahalı. Bir de nazla satmaya başladılar. Bu işin sonu yok. Bugün olmazsa bir gün vanalar tamamen kapanır. Öyle bir kış günü bütün Türkiye donar. Onun için bu kısmalar iyi oldu. Bir musibet, bin nasihatten evladır. Böylece meselenin bu tarafını hep birlikte düşünmeye başladık. Mutlaka kendi kendimize yeter hale gelmeliyiz. Eğer nükleer santraller kurulsaydı çoktan kendimize yeterdik. O zaman dışarıdan dövizle tabii gaz alma mecburiyetimiz olmazdı. Bugün paramızla sıkıntıya düşmeye başladık. Enerji Bakanı Hilmi Güler bu işleri iyi bilen bir insandır. Acilen bu nükleer santral meselesini hükümete mal etmelidir. Komşu, komşunun külüne muhtaç demişler de komşu komşunun ateşine muhtaç dememişler. Herkes kendi ateşini kendisi yakmalı. Mutfakta tenceresi kaynamayan, çocuğunun maması pişmeyen bir Türkiye. Böyle bir Türkiye'yi tahayyül etmek istemiyoruz. Bugünden tezi yok bu projeye kafa yoralım.