Hani bir zamanlar, Türkiye'de bir Karaoğlan efsanesi vardı, dağa-taşa "umudumuz Karaoğlan" yazılırdı. Şimdi de dünyada bir Karaoğlan efsanesi başladı. Bir önceki ABD yönetiminden zarar görmüş, yılmış veya hayal kırıklığına uğramış devletler Barack Obama'yı umudumuz Karaoğlan bekleyişiyle karşılamaktalar. Onlardan biri de Türkiye olmalı. Türkiye, önceki yönetim döneminde zarar mı gördü, yıldı mı, hayal kırıklığına mı uğradı? Bunun cevabı, şahsa ve bakışa göre değişecektir. Belki her üçü varit oldu belki de birinci ve sonuncusu. Şu bir gerçek ki önceki yönetim zamanında Türk Amerikan ilişkileri tarihinin hiçbir döneminde olmadığı kadar kötü seyretti. Özellikle bir buçuk yıl öncesine kadar bu böyleydi. Kabahatin ne kadarının kimde olduğu mühim değil. Münasebetler kötüydü. Amerika'nın prestiji yerlerde sürünüyordu. Obama'nın başkanlığa geçtikten sonra her şeyi bir ânda düzeltmesi mümkün değil. O da bunun farkında olmalı ki şimdiden teşebbüsler halinde. Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül'ü araması esasında bu niyetten doğuyor. Telefonun sebebi, sayın Gül'ün tebrik mesajına teşekkür için. Ancak konuşma yarım saat sürmüştür. Belli ki sadece bir nezaket mükellefiyeti ifa edilmemiş. Bir ufuk turu yapılmış. O konuşmada sayın Obama'nın dediği en mühim söz " Türkiye'nin kendini savunma hakkı vardır" cümlesidir. Barack Obama, herhalde "enkaz devraldım" demeyecektir. Devri sabık lafları da etmeyebilir. Ama eylemli siyaset bunu ortaya koyacağa benzer. Mevcut yönetim, bu rahatsızlıktan olmalı ki o iş başına geldikten sonrasına bile müdahale edebiliyor. Barack Obama, Irak işgaline karşıydı. Seçim konuşmalarında da seçildikten sonra da Irak'tan çekileceğini beyan etti. Buna rağmen Bush, kendi fikrine göre çekilme takvimini ve şartlarını hayata geçirdi. Bu da şık olmadı. Cumhuriyetçiler, Irak açısından Obama'nın hizmet döneminin yarısını bağlamış oldular. Karaoğlan'ın umutları yıkmaması lazım. Temennimiz de bu yönde. İcraatlarını görmeden tam olarak bir şey söylenemezse de Türkiye'nin bölge ve dünya için ne anlama geldiğini başkalarından daha iyi biliyor gibimize gelmekte. Türkiye'yi ihmal etmiş bir ABD, Balkanlar, Kafkaslar, Akdeniz, Orta Asya ve Orta Doğuda yalnızca zaman israf edecek, servet, itibar, insan ve dostluklar kaybedecektir.