Mehmet Ali Ağca, 1979'da Abdi İpekçi'yi öldürdü. 21 Yaşındaki bir üniversite öğrencisinin neden meşhur bir başyazarı katlettiği hâlâ bir bilinmez. Sebep ya çok basit veya çok karışık. Kullanıldığı ihtimali ise çok yüksek. Kim kullandı? Sorusu ise karşılıksızdır. Bazen esen hava kullanır. O hava şartlar icabı estirilir. O günkü Türkiye'de sol-sağ kavgaları zirvededir. 12 Eylül 1980 Darbesi evvelidir. Nerede ise herkesle hasımdır. Abdi İpekçi, "İpekçi" ailesinin bir mensubudur. Bir zümre bunlara "dönme" diye bakmaktadır. O günlerde her taşın altında Mason, her çıkan olayın arkasında dönme tasavvur etme gibi bir rüzgâr estirilmekteydi. 1952 Yılında lise talebesi Hüseyin Üzmez, Malatya'da "dönme" diye şöhret bulmuş bir başka başyazarı tabancayla vurup yaraladıktan sonra 1979'da Malatyalı bir üniversite talebesi M. Ali Ağca, yine dönme diye konuşulan Abdi İpekçi'yi vurup öldürmüştür. Ağca, 5 ay sonra şaşırtıcı bir şekilde cezaevinden kaçtı. 1981'de neden, niçin, kimin adına bilinmez bu defa Roma meydanında papayı vurdu. Sonra vurduğu Katolik din adamıyla görüşmeleri oldu. Sovyetlerin anti komünist bir papayı ortadan kaldırmak için Bulgar gizli servisi eliyle tetikçi kiraladığı söyleniyordu. İlginçtir, papanın cezaevinde müstakbel katilini ziyaret etmesi gibi Ahmet Emin Yalman da hastaneden taburcu olunca hapishanedeki Hüseyin Üzmez'i ziyaret etmiştir. Papa idama mahkum olan Ağca'yı affetti. Fakat Yalman'ın böyle bir selahiyeti olmadığı için Üzmez'e lisan öğrenme ve üniversite bitirme tavsiyesinde bulunmuştu Ağca iki kere idamdan kurtuldu. Kaçtıktan sonra 1980'de Türkiye'de idama mahkum oldu. Ancak gerek idamı gerekse gasptan aldığı 36 yıl hapsi 1991, 1999 afları ve TCK'nın değişmesi tahliyesini gerçekleştirdi. Şimdi münakaşalı şekilde serbest. Ancak durumu Adalet Bakanının müdahalesiyle Yargıtay'da. Bir yanlış hesaplama olup olmadığına dair nihai kararı yüksek mahkeme verecek. Ağca 2000 Yılında İtalya'dan Türkiye'ye iade oldu. Tarihin şu seyrine bakınız aynı İtalya'da bir zamanlar da Cem Sultan mahkumdu. Evet, o iltica etmişti. Şeklen mahkum değildi ama esasta mahkumdu. Aynı İtalya'da bir zamanlar 1998-99'larda da Abdullah Öcalan vardı. Öcalan, Türk askerinin zorlamasıyla Şam'dan çıkartılınca Önce Moskova'ya inmiş, Atina'ya gitmiş, daha sonra Roma'ya gelmişti. Türkiye'nin bastırmalarıyla da Roma'dan çıkartılma zorunda kalmıştı. ABD'nin desteğiyle Kenya'dan Türkiye'ye iade oldu. Bu iade Ecevit'i iktidar, Türkiye'yi krizlik yaptı. Öcalan, 30 bin kişinin katilidir. Ağca 1 kişinin. Ağca 1 gasp 1 yaralama yapmıştır, Öcalan'ın adamları sayısız. Buna rağmen tuhaftır ki şu gün Ağca, neredeyse Öcalan'dan daha fazla hırpalanıyor. Oysa biri adi suçlu diğeri siyasi suçludur. Öcalan yargılanırken taraftarları otobüs otobüs taşınıyordu. Ağca tahliye olduğunda 5 tane gariban bir Türk bayrağı altında kendilerince bir şeyler yapıyorlardı. İtalyan sorgu savcısının dediğine bakınız. "Ağca çok şey biliyor? devlet korumalı". Peki çok şey bildiğini bu hakim nereden biliyor. Ağca'nın dışarıya daha adım atarken dedikleri için ne düşünürsünüz? "İtalyanlar bana 50 milyon euro ve kardinallik teklif ettiler. Roma'da kardinal olacağıma Afrika'da maymun olmayı tercih ederim." Öcalan da Ağca da herhalde sırrı bir asır sonra çözülecek muammalardır. Ölenlere yazık oldu. 30 bin Türk vatandaşına da Abdi İpekçi'ye de.