Onlar olsalardı ne yaparlardı?

Sen, "terörist" diyorsun bu ülke vatandaşlarından birileri "özgürlük savaşçısı" diyor. Sen, "militan" diyorsun birileri "gerilla" diyor Sen, "hain" diyorsun birileri "kahraman" diyor. Sen, "bölücübaşı" diyorsun birileri "önder" diyor... Evet, bu ülkede yani Türkiye'de bizler, terörist, militan, hain, bölücübaşı derken birkaç milyon vatandaş da onları kalblerinde taşıyor. Hadise, kördüğüm olmuştur. Güneydoğu, Kürt... adına her ne diyorsak o mesele çıkmazdadır. Silah da dâvâ da çâre değil. İşin içine çok devlet ve çok niyet karışmış, nesiller değişmiştir. Problem, hükûmetler üstüdür. Bir devlet gailesidir. Bu itibarla alabildiğine geniş, ufuklu ve basiretli bakıp, zamana yayarak tedavi etmek gerekir. Yıllarca ezilmiş, haksızlığa uğramış bir halk, âdeta zorla dağa çıkartılmış. Onun için bu dert, peynirin bıçakla kesilmesi gibi bir ânda kesilip halledilemez. Kongrede şu oldu, bu resim asıldı, şu söylendi... diye soruşturmayı bir kenara bırakmalı. Bu insanlar, evlerinde ne konuşuyor, duvarlarına ne asıyor, idealleri ne, kafalarında ne var, kim bilmekte? Bu gibi hallerde bazı uygulamalar, meşru da olsa çözümsüzlüğe katkı ve yangına benzin dökmektir... Şunu teklif ediyoruz... Bir merkez oluşturmalı. Burada 36 Osmanlı Padişahı veya 12'si yahut 6'sı üzerinden bir çalışma başlatmalı. Kürt meselesi, aynen bugünkü gibi Fatih zamanında yaşansaydı Fatih ne yapardı? Kanuni ne yapardı? Yavuz ne yapardı? IV. Murad ne yapardı? II. Mahmud ne yapardı? II. Abdülhamid ne yapardı? Bu padişahların bütün şahsi hususiyetleri, idari üstünlükleri, dünya görüşleri, mümeyyiz vasıfları bilgisayara yüklenmeli, bölge ve bölücü örgüt şartları verilmeli ve veriler alınmalı. Bu mesele, o gün yaşansaydı veya onlar bugün işbaşında olsalardı nasıl bir netice doğardı? Hadiseyi nasıl halledebilirlerdi? Her iki ihtimale göre de bakmalı. Hani Madam Tuso/Madame Tussauds müzeleri vardır. Oralarda devlet adamlarının birebir balmumu heykelleri teşhir edilir. Çok ama çok sahicidirler. Biz, geçmiş devlet adamlarının heykellerini değil, kendilerini bu güne veya bu günü onların zamanına taşıyarak hâl çareleri üretilsin diyoruz. Farklı çareler bulma zamanıdır. Farklı çareler de farklı tekliflerle olur. Bu kilitlenmiş problem Kürd'ün, Türk'ün ve her vatandaşın ve doğacak her çocuğun kan kaybı ve yolumuzu kapayan büyük taştır. Bu derdi ortadan kaldırıp kardeşliği yeniden tesis edecek devlet adamı, bütün zamanlarda ve herkesce sevilecektir.