Onur meselesi

A -
A +

TBMM, bu yıl 23 Nisan'da bir ilke imza atıyor. Tesbit edilecek bazı isimlere "Onur Ödülü" verilecekmiş. Herkesin aday olması mümkün. İsteyen herkes de aday gösterebilecek. Bir seçici kurul, ortaya çıkan adaylar üzerinde değerlendirme yaparak onurlandırılacak şahısları TBMM başkanlığına sunacak. Kıstas şu; Türkiye'nin refahı, tanıtılması, halkın mutluluğu, gelişmesi, kalkınması. Kısacası Türkiye'ye hizmet. Nasıl ki Türkiye'ye kötülük yapanlar cezalandırılıyor. O halde iyiliği olanlar da mükâfatlandırılmalı. Bu sebeple düşünce yerindedir. Aslında o dereceye gelmiş birinin bir plaket, şilt veya para gibi maddi taltiflere ihtiyacı yok. Bununla birlikte onlar da insan. Bu insanların çektikleri onca zahmet, meşakkat ve yorgunluktan sonra hatırlanmaya ve o sembolik maddi vesileler dolayısıyla takdir edilmeye ihtiyaçları var. Kaldı ki hadise şilt, plaket ve nakdi ödülü de aşarak kanunlaşacak. Kanunla ödül, mükâfat sahibi olacaklar. Şüphesiz ki bir insanın kendinden sonra gelen evlatlarına bırakacağı bundan daha üstün bir miras olamaz. Yeri gelmişken temas etmeden geçemeyeceğiz. Bu mükâfatın ismi "Onur Ödülü" olarak kalacak mı? Bilmiyoruz ama öyle görünüyor. İşte o görüntü netleşmeden diyeceğimizi dile getirelim. Belki kulak kabartan olur. Bir "Övünç Madalyası" var. Doğrusunu isterseniz bu isim hiç de sevimli değil. Şeref Madalyasındaki Şeref kelimesini sırf Türkçeleştirmek için bu tercih yapılmış, fakat yanlış yapılmış. Övünç Madalyası, asla Şeref Madalyası'ndaki heybet ve imajı doğurmuyor. Genelkurmayın da devreye girerek bu yanlışlığın düzelmesi isabet olur. Neyi Türkçeleştireceksiniz? Şu memlekette binlerce insanın ismi şeref ve şerifedir. Her gün binlerce mekânda binlerce vatandaş tanışmadan dolayı birbirlerine "şeref duydum" der. Onun gibi bize kalırsa Onur Ödülü yerine Şeref Ödülü densin. Bir mahzuru mu var? Hayır. Ancak kelime tam yerine oturmalı, hayallerdeki zenginlikte boşluk kalmamalı, o ağırlık hissedilmeli. Övünç ve onur bunu yapamıyorlar. Mehmetçiğe şeref Madalyası, devlet adamına, iş adamına, edebiyatçıya da Şeref Ödülü... Dikkat edilmesi gereken bir diğer husussa objektifliktir. Bu ödül kimlere verilecek? Yalnızca yaşayanlara mı? Ölmüş olanlara da verilecek mi? Aman lütfen, böylesine mânevi bir hareketi kimse kirletmesin. Hadise dalkavukluğa dönüşmesin. Bu bir senin adamın benim adamım cümbüşüne de dönmesin, "sağırlar birbirini ağırlar" da olmasın. Niyet halis. Olması lazım bir davranış. Ne var ki uygulanması çok da kolay olmayacak gibi. Herkes sussun diye herkese mavi boncuk dağıtılırsa o zaman da o ödülün bir değeri kalmaz. 12 Eylülde Profesörlük pâyesi dağıtılması tekrarlanmasın. Bu akademik unvan şarkıcıya-türkücüye bile ihsan edildi. Acaba 3 ayrı en büyük anket grubuyla noter şahidliğinde üç ayrı araştırma yapılsa, seçici kurul bunları değerlendirip genel kurula arz etse daha mı iyi olur? Son olarak bir hatırlatma yapmadan geçemeyeceğiz. Kimse kendisi koşmasın. Mehmet Akif Ersoy'u hatırlasınlar. İstiklal Marşımızın şairi bu şiirden dolayı layık görülen para ödülünü almamak için köşe bucak kaçmıştır.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.