Para kimde?

A -
A +

Eskiden para ile asalet arasında bir alâka vardı. Servetle asalet birbirini tamamlardı. Zengin aile aynı zamanda görgülü aileydi. Bu aileleri teşkil edenler, cemiyeti için örnek insanlardı. Onlar, görgüleriyle servetlerini kendilerine yakıştırırlardı. O servet, sanki müşterek mülkmüş gibi bir şekilde ortaklaşa kullanılırdı, cemiyetin hizmetindeydi. Servet sahibi fakat aynı zamanda görgü âbidesi bu insanlar, cemiyetin anası, babası, ağabeyi gibiydiler. Cemiyet onları kıskanmazdı. Hatta onlar cemiyet için sigorta görevi yaparlardı. Bir masaldan bahseder gibiyiz? Bazıları "nerdeymiş bu asil zenginler?" diye sorabilirler, haksız sayılmazlar.. Onların çoğu artık uzak zamanlarda, toprak altında. Son devirlere pek azı intikal etti. Şimdilerde, veya son 25 senede meydan sonradan görme zenginlerle doldu. Servet hamalı bu kişiler, tam da söylendiği gibi. "Hanzo", "kıro" "zonta". Sonradan görmeleri ideali zaten yok da ideolojisi hiç önemli değil. Her kesimden olanı hiç farksız aynı kumaştan. Benzer tarafları görgüsüzlük. Boşa denmemiş "sonradan görme gâvurdan dönme!" diye. Aslında "gâvur"dan dönmenin yadırganacak bir tarafı yok. Üstelik hidayete erdiği için takdir edilmesi lazım. Deyimin doğrusu "sonradan görme gâvura dönme" olmalı. Giyim-kuşamın, oturma-konuşmanın sırıtmaması gibi zenginliğin de sırıtmaması, batmaması, bağırmaması lazım. İnsanlara faydalı olmayan servet kuru hamallıktan başka nedir? Zaten sırıtan zenginlik tez zamanda uçar. Nasılsa bir bahçeye konmuştur. Ya iflasla, yahut bir başka sebeple el değiştirir. En fazla iki nesil devam eder. Görgü temeli olamayan ailenin zengin kalması imkânsızdır. Asalet sahibi zengin ne kadar mütevazı ve sade ise görgüsüz o kadar şımarık ve şamatacıdır. Bunlara "meşru mafya" diyebiliriz. Her nasılsa zengin olanların temel problemlerinden biri servetlerine layık olmalarıdır. Layık olmadıkları servet, kendine başka kapı arar. Ortalık görgüsüzlerle dolu. Sonradan görme zenginler. Şöhret budalası sözde sanatçılar şunlar-bunlar. Biri göğsünü kalçasını teşhir ediyor, diğeri cehaletini. Ahmaklar güruhu. Pahalı yerden yemek, giyinmek oralarda oturmakla elit, zengin, görgülü olunmaz. Öyle olsaydı oralardaki garsonlar, bahçıvanlar, tezgâhtarlar en üst tabakayı teşkil ederlerdi. Sosyologların, şirketlere ders verenlerin üzerinde çalışmaları gereken derslerden biri bu meseledir.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.