Putin, hayatının imtihanında

A -
A +

1990 ortalarına kadar Türklerde nasıl bir Rus düşmanlığı olduğunu bilenler bilir. Tarihten gelen nefret, sol-sağ kavgalarıyla pekişmişti. Niçin nefret? Devleti aliyye ile Rus çarlığı arasındaki savaşlar, alt alta toplandığında 25 yıl yapmaktadır. Rusya, asırlar boyu Karadeniz'i, Kafkasları, sonra da Balkanları aşarak Türkiye coğrafyasını geçip sıcak denizlere inmek istemiştir. İşgalci askerlerinin Yeşilköy hava meydanına kadar gelmeleri dün kadar yakındır. Rusya sürekli saldırmış, Osmanlı sürekli karşı durmuştur. Bunun sonucudur ki o nefret tek kelimeyle ifade edilmiştir: Moskof! Sultan I. Abdülhamid Han, Rusların, Kırım'ın kuzeyindeki Özi Kalesini basıp burada çocuk, kadın, yaşlı demeden Müslüman ahaliye katliam yaptıkları haberini alınca maruz kaldığı derin üzüntüden dolayı bir-iki gün içinde vefat etmiştir. Bu ve benzer hadiseler, bu toprakların insanında bilenmiş kinlere sebep olmuş, o kin mezar taşlarına kazınmış, türkü ve manilerde yaşamış, nesillerin yürekleri bununla dağlanmıştır. Acaba Bolu'nun bir köyündeki o mezar taşı yine yerinde midir? O ne müthiş bir vesikadır. Aynen şöyle der: -Moskof keferesinden intikam alamadan fedayı cân eden Alemdar Ali Ağanın ruhuna Fatiha. 1917'de Çarlık rejiminin yerini komünizmin alması bir değiş-tokuştur. Bu defa Rus pençesi Orta Asya'yı da hakimiyetine almıştır. Oralarda da din ve milliyet olarak her türlü zulüm yapılmaktadır. Bir adım evvelinde Ermeni İsyanını başımıza sarmışlardır. Stalin döneminde Kars, Ardahan ve Boğazlar istenmektedir. Esasında mesele komünizm değildir. Bu rejim Rus emperyal niyetleri için bir vasıta olarak kullanılmaktadır. Nitekim 1968-1980 arası yaptığı ajan faaliyetleriyle Türk gençleri arasında taraftar bulmuş, 5 bin vatan evladı toprağa düşmüştür. 1990 başlarında Sovyet imparatorluğunun çökmesiyle her şey değişti. Gorbaçov'la başlayan bu akılcı dönem, sonraki liderler ve bilhassa Putin'le devam etmiştir. O tarihten itibaren Ruslar hakikaten sıcak denizlere indiler. Ama silahla değil parayla ve bavulla. İki ülke insanları birbirini tanıdı. Ticaret gelişti, evlenmeler bile oldu. Hatta Türkiye, neredeyse bütün doğalgazını Rusya'dan alır oldu. Bu devlet sevilen bir komşu haline geldi. O nefret ve kin tarihe havale edildi. Kimse maziyi açmak istemedi. Dün tarihçilere aitti. Bugün verimli işler yapılıyor, Türk uzmanları Rusya'yı imar etmekte. Suriye problemi bu sırada çıktı. Şimdi Putin, ya barış, komşuluk, dostluk, ticaret kapısının açık kalmasını temin edecek veya alacağı yanlış kararlarla yeniden kin ve nefret kapılarını açacaktır. Türkiye Başbakanının ziyareti kendisi için bir fırsattır. Putin zekâsını kullanmalı. Kibri galip gelirse önceki bütün başarılarını siler.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.