Putin'in ziyareti

A -
A +

Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Vladimir Putin, Ankara'da. Misafir devlet adamı, cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in davetiyle yurdumuza gelmiş bulunuyor. Böylece onu en yüksek seviyede ağırlamış oluyoruz. Aslında bu ziyaret eylül başında gerçekleşecekti. Fakat Osetya'daki eylemler yüzünden tehir edildi. İlkokul çocukları rehin alınarak yapılan o menfur eylemin neden Vladimir Putin'in Türkiye ziyareti öncesine denk geldiği ileride daha net şekilde yazılacaktır. Putin'e iki de özerk cumhurbaşkanı eşlik etmekte. Tataristan cumhurbaşkanı ve İnguşetya cumhurbaşkanı. Bunlar aynı zamanda Müslüman halkların cumhurbaşkanları. Heyette ayrıca dışişleri, savunma ve enerji bakanları da bulunuyor. Misafirimiz kendisine sunulan imkânlar içinden Çankaya'daki Camlı Köşkü tercih etti. Bu bir yakınlık mesajıdır. Putin eski bir istihbaratçı. Boris Yeltsin'den sonra bu zeki adam Rusya Federasyonunun başına gelmeseydi kuvvetle muhtemeldir ki federasyon dağılacaktı. 1990'da komünizm çökmüş, Sovyetler yıkılmış, sarsıntıları devam ediyordu. Rusya ile 500 yıllık mazimiz var. Böylesine tarihi seyir dünya devletleri arasında nadirdir. Münasebetlerimiz çok dramatik seyretmiştir. Hep savaştık. İki taraf da sürekli şekilde öldü. Ruslar Anadolu ve Boğazları aşıp hep sıcak denizlere çıkmak istedi, biz kılıçla gelen bu isteklere aynı şekilde mukabelede bulunduk. Ruslarla ilk dostane temasımız Kurtuluş Savaşı yıllarımıza rastlar. O esnada işgalci batıya karşı Rus kozunu oynadık. Daha sonra ise Stalin politikaları yüzünden tamamen koptuk. Rusya'da komünizm hakim olmuştu. İdeoloji yayıyordu. Türkiye, komünist istilaya uğramamak için bu defa batıyla ittifak kurdu. Şimdi ise şartlar bambaşka. Binlerce iş adamımız Rusya'da. Bu ülkeyi imar etmekteler. Binlerce Rus tüccarı Türkiye'de. Bavul ticareti ile başlayan alışverişler yıllık 9 milyar dolarları buldu. Hedef bu rakamı 15 milyar dolara ulaştırmak. Müzakerelerde bunun çareleri aranacak. Diğer taraftan helikopter satışından Boğazların petrol tankerlerinden kurtarılmasına , enerji ihalelerine kadar çok mühim bir çok mesele gündeme gelecek ve bunların çoğu müsbet şekilde bitecek. Türkiye-Rusya münasebetleri tarihin hiçbir devrinde bugünkü kadar yakın, sıcak ve aynı ortak menfaate dayalı seyretmedi. Unutulmamalı ki Rusya Federasyonu aynı zamanda büyük bir İslam nüfusuna malik. O yüzden İKÖ'ye dahi gözlemci sıfatıyla kabul edildiler. Diğer taraftan Avrasya, bölgenin bu iki büyük devletinin nüfuz alanıdır. Türk Cumhuriyetleriyle Türkiye'nin din, kan ve kültür birliği Rusya'nın ise sosyal ve coğrafi yakınlığı mevcut. Türkiye ve Rusya Avrasya'da da ortaklaşa hareket etme durumundalar. Rusya Türkiye için B Planıdır. Türkiye AB sürecinde kritik eşikte, 17 Aralıkta randevu beklerken Putin, 5 Aralıkta Ankara'ya gelmiş bulunuyor. Irak işgal olmuş, Irak Vietnamlaşmakta, Kuzey Irak koruma altında, İran ve Suriye'nin de işgalinden söz ediliyor. Bütün bunlar ticari sebeplerden başka siyasi sebeplerle de Ankara-Moskova yakınlaşmasını doğurmakta. Bir Türk generali iki yıl evvel, "Türkiye- Rusya- İran ittifakı yapalım" dediğinde dudak bükmüştük. Bir general, işitenleri hayrete düşürüyordu. Herhalde aynen böyle olmayacak ama elimizdeki bütün imkânları da kullanacağız. Rusya ile yakınlaşma bir devlet stratejisidir. Çok nazlanan ve Diyarbakır'ı fazlaca ziyaret eden AB ile Ankara'yı hafife alan ABD'ye karşı tekrar B Planı hayata geçirilmektedir. Bir kere daha görülüyor ki dış politikada ebedi dostluklar ve ebedi düşmanlıklar yoktur.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.