Bu filmi daha önce Orhan Pamuk dolayısıyla görmüştük. En son bir konferanstan çıkışta yumurta atılmış, yuhalanmıştı. Ona da mahkeme önlerinde protestolar yapılıyordu. Ermeni tehcirinde farklı görüşleri olması hazmedilemiyordu. Orhan Pamuk, onca tercüme ve reklama rağmen son zamanlarda reyting kaybetmeye başladı. Bunun üzerine devreye Elif Şafak ismi getirildi, bir ânda şöhret oldu. Sağdan bir gençle evlendirildi. O genç, en güçlü medya grubunun gazetelerinden birinin başına getirildi. Her şey füze hızıyla cereyan etmişti. Orhan Pamuk'u kendi gayreti, çalışkanlığından çok sağın tepkici, aksülamel, reaksiyoner tavırları şöhret etti. Onun için sağın hakkını ödeyemez. Sağ taraf, her eseri için ayrı ayrı tepkiler göstermese, sağcı yazar-çizerler aleyhte karalama yazıları yazmasalardı ismi en azından bugünkü yerinde olmazdı. Aynı sağ, aynı kalemler, aynı kitleler şimdi de Elif Şafak'ı yukarılara taşımakla meşguller. "Acaba ne yazmış ki bu kadar öfkeye yol açıyor?" diyerek kitaplarını satın alanlar yeter. Orhan Pamuk veya Elif Şafak yahut bir başkası yanlış yazıyorsa... Fikirlerini düzeltmesine yardımcı olmak için kim ne yaptı? Hata sadece sövülerek, hakaret edilerek mi tashih edilir? Şu saldıran kitlenin kaçı ismi geçen yazarları okudu? Kaçı yılda kaç kitap okuyor? Halbuki bir araya gelinebilse, konuşulabilse ne kadar da çok müşterek taraf olduğu görülecek. Kişi bilmediğinin düşmanıdır. Senin bildiğinden o haberdar değil ki. Sağ, isterseniz muhafazakâr yahut milliyetçiler deyin, bir çok kere reaksiyoner oldu, kendini bundan kurtaramadı. İlkin ilki de var. Nazım Hikmet için de böyle yapılmıştı. Nazım Hikmet üzerine bu kadar gidilmeseydi bugün taraftarı, seveni bu kadar olmayabilirdi. Sadece "vatan haini, beni Stalin yarattı" gibi aşağılayıcı sloganlarla karalandı, o kadar. Polonyalı olmakla suçlandı. Sebep hapishaneden kaçmıştı. Kaçmasa öldürülecekti, bunu diyen yok. Sağ, veya muhafazakâr kitle yahut milliyetçiler veya yeni adıyla ulusalcılar, bir kere daha yanlış yapmaktalar. Sopayla, dayakla, hakaretle, öfkeyle fikirler değiştirilmez. Tam tersine pekişir. Siz saldıranlar çoğaldığınız gibi saldıraya maruz kalanlar da taraftar bularak çoğalır. Fikri fikirle, eseri eserle ayıklayabilirsiniz. Bu birinci ve vazgeçilmez gerçek. İkincisine gelince Türklük dahil hiç bir kutsal hiç kimsenin tekelinde olamaz. Bir Türk dünyaya bedel değil, her Türk, torunu borçlu doğan geri kalmış üçüncü dünyalı. Siz yanlış bir taktikle başkası dediğiniz, düşman saydığınız insanların üstüne yürüyeceğinize kendi kıymetlerinize sahip çıkın, vefadan yana ne kaybınız var ona bakın. Bu ülkede suikastle ölen sadece Abdi İpekçi, Uğur Mumcu, Bahriye Üçok, Çetin Emeç mi? Hayır değil mi, fakat heyhat ki siz bile kendi yazarlarınızı hatırlamıyorsunuz. Sayın desek sayamayacaksınız. Ama o beğenmedikleriniz birini dahi unutturmadılar. Bırakınız insanlar düşünsün, yazsın ve konuşsunlar. İnsan, hata yapabilir, fakat hatasından vaz geçme şansı da olsun. İttihat Terakki'den bu yana her yıl en az 5 yazar ya öldürüldü ya hapislerde çürütüldü. Bir yazarın, hapse girmesi kime, hangi davaya, hangi Türklüğe ne kazandırır? Beşinci kol sadece stratejik alanda faaliyet göstermez. Ajanlar, toplumu karıştıracak hiç bir fırsatı kaçırmazlar. Ufuksuz vatanseverler de onlara maşa olur. Orhan Pamuk veya Elif Şafak veya bir başkaları Türklüğü övse ne yazar karalasa ne çıkar? Kutsallar bu kadar zayıfsa kutsal olamaz.