Recep Tayyip Erdoğan

A -
A +

Kötü niyetliler için şunu kaydedelim. Biz, Tayyip Erdoğan'ın zor zamanlarındayken yanındaydık. Bazılarının aynı fotoğraf karesinde görünmekten kaçtığı zamanlarda destek veriyorduk. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanıyken üstüne gelen basına karşı "size yedirmeyeceğiz" diye yazan bizdik. Levent-Taksim metro rayları döşenmeden evvel yapılan son teftiş gezisinde yanında birkaç belediye bürokratı ve birkaç muhabir dışında yine sadece biz vardık. Cezaevinde onu ziyaret edip teselli eden dostlarından biri biziz vs... Buna rağmen Başbakan olduğundan bugüne ayaküstü bir iki hâl hatır sorma, birkaç telefon görüşmesi yapma ve bir de TGRT'de misafirimiz olma dışında hiç bir araya gelmedik. Onun için yazacaklarımıza suizanla bakılmasın. Çünkü biz, takdir edilecek icraatlarını yazdığımız gibi tenkit edilmesi gerekenleri de dile getirmekteyiz. Kendi ifadesiyle "dost böyle olur." Önce bu makalemizin başlığını "Cenaze Kaldıran Başbakan" diye düşünmüştük. Fakat şahsını konu ettiğimizden ismini tercih ettik. Son Güngören saldırısında da görüldüğü gibi, Recep Tayyip Erdoğan, bu milletin bir has evladıdır. Onun kanından, renginden, kumaşından ve inancındandır. Daha evvel yapmıştı, bu defa da tekrarladı. Böylesi acılı günlerde vatandaşlarla beraber cenaze namazı kılmakta, duasını etmekte, tabutu ilk omuzlayan olmakta, bazen cenaze arabasıyla kabristana kadar gitmekte, cenaze evine taziye ziyareti yapmakta, yaralıları hastanede görmekte, kederli insanlara sarılmakta, çocukları öpmekte, millete milletin diliyle seslenmekte. Bunlar rol mü?.. Bunlar oy için mi?.. Bunlar popülizm mi?.. Hayır! İçinden geldiği gibi, İslamlık ve insanlık vazifesi olarak bunları yapmakta. Bu güzellik Menderes Özal çizgisinin zirve manzarasıdır. Böyle bir manzara bir zaman öncesine kadar hayaldi. Cevdet Sunay, and içmek için TBMM kürsüsüne çıktığında hafifçe Besmele çekince yer yerinden oynamıştı. Bütün bunlar, devlet-millet kaynaşmasıdır. Devlet-millet barışıdır. Devletin milleti, milletin devleti katıksız şekilde sevmesidir. O halde bu insana kıyılmamalı... Liderler kolay gelmiyor... Lider kolay yetişmiyor. Şahsı mahkemelik, partisi kapatma tehlikesi altında olduğu halde o, hiçbir şey yokmuş gibi içeri-dışarı yüksek tempoyla koşmasaydı, bugün Türkiye'de her şey çökmüştü. Bu insana ne yargı kıymalı, ne ekip arkadaşları. Bir lidere ekip arkadaşları iki türlü zarar verir. Kasten veya ufuksuzlukla. Başbakan Erdoğan'a kasten ziyan verenler ortada, ayrıca tarife gerek yok. Diğerlerine gelince. Öyleleri yok mu? Var. Bunlar kendini eksiksiz görürler. Bugün yönetimde fevkalade iyi insanlar çalışıyor. Onlarla iftihar ediyoruz. Ama ne yazık ki diğerleri de bulunmakta. Bunların icraat veya icraatsızlığına dair birkaç bir şey söyleseniz bir fikir adamı ırgatmış gibi şirketin sahibi nezdinde şikâyet edilir, çamur atılırsınız. Eğer açıklama gönderiyorsan şikâyet niye, şikâyet ettiysen telefon açıp hakaret etmek neden? Bir kamu yöneticisinin sorumluluk alanının iyileşmesi için yazan birine "sana beddua ediyorum?" demeye hakkı olabilir mi? İnsanları kibar zannedebilirsiniz? Öyle olup olmadıkları kızdıkları zaman belli olur. Tayyip Bey, dikkat etmeli. Sadece yaptıklarını gören ama yapmadıklarının hatırlatılmasını nefretle karşılayan, eleştiriye katlanmaz isimlere dikkat etmeli. Kimsenin bugünleri tehlikeye atmaya hakkı yok. Biz -kendilerine de söylediğimiz gibi- sayın Abdullah Gül'ün, sayın Tayyip Erdoğan'ın en evvel ana-babalarına, sonra kendilerine dua ediyoruz. Bize beddua edenlere de dua ediyoruz. Derdimiz, ülkemiz ve istikbalimiz. Biz istasyonuz.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.