Kürt'le Kürtçü'yü ayırıyoruz. Bu ülkenin değerlerine bağlı Kürt vatandaşlarımız, diğer vatandaşlarımız kadar kıymetlidir. Kürtçü ise bölücünün adı. PKK'nın talimatlarıyla hareket eden Kürtçüler, işi iyice azıttılar. PKK'ya en evvel Kürt menşeli vatandaşlarımızın dikkat etmesi gerekir. Çeyiz almak için çarşıya çıkmış iki genç kızın kundaklanan otobüsün altında can vermeleri milyonları ağlattı. PKK dış merkezler tarafından el bombası olarak kullanılıyor. Yeni Amerikan muhafazakârlarının yönetimindeki The Washington Post ismindeki gazete Diyarbakır olaylarına müdahale eden Türk ordusu için "federal kuvvetler" diyor. Bunun yazıldığı gün İngiltere'nin tarafsızlık iddiasındaki haber kuruluşu BBC Diyarbakır için "bölgesel başkent" tabirini kullanıyor. Bunlar olurken Liseler giderek artan bir şiddetle kanlar içinde kalmakta. Artık her gün birkaç lisede bıçaklama vak'ası görülmekte. İstanbul'da kısa zamanda 60 civarında otobüs yandı. Şimdi otobüslere sivil polis konması gündemde. Daha bu haberlerin mürekkebi kurumadan Avrupa'da, Türk şirketlerine bombalar atıldığına dair haberler gelmeye başladı. Allah hayr etsin. Vaziyet tedirginlik vermekte. Enflasyonun düştüğü nokta sevindirici. Bütçe sevindirici. Kalkınma hızı sevindirici. Ama asayiş ters yönde seyretmekte. Ana muhalefet partisi, terör ve bölücü faaliyetlerin İmralı'dan yönetildiğini söylüyor. Nasıl yönetildiğini de mutlaka açıklamalı. Anlaşılması mümkün değil. Bir adada Türk güvenlik güçlerinin denetimindeki biri nasıl olur da memleketi parçalayacak işlerin içinde yer alır? Bunun izaha kavuşturulması gerekir. Keza istihbarat birimlerimiz ne yapıyor, neden olaylar patlak vermeden bilgi alınamıyor? Devlete açılmış bir savaş var. Bazı yerlerde devlet dairelerine Türk bayrağının asılamadığı iddia edilmekte. Geniş Kürt kitlesinin tamamının PKK tarafında yer aldığı söylenemez. Ancak gerek sevdirerek ve gerekse korkutarak çok mevziler kazandığı da saklanamaz. Bir ideal çocuklara kadar inmişse beylik laflarla hafife alınamaz. İran elçisinin Kürtçülük mevzuunda Türkiye, İran, Suriye işbirliğine dair söyledikleri tamamen doğrudur. Ne hazindir ki... Dedelerimiz 85 sene evvel, hatta 80 sene evvel, Musul'un, Kerkük'ün, Selanik'in, Batum'un vs. vs. kopmasına dair derin üzüntüler yaşıyorlardı. Şimdi aynı üzüntüler tekrar ediyor. Tezgâh aynı tezgâh, oyun aynı oyun. Aktörler aynı aktörler. Buna rağmen iki sorumuz daha var. Didim'de İngilizlerin dikkat çekecek kadar gayri menkul almaları dahi insanı huysuzlaştırıyor. Acaba terörü körükleyen başka sebepler mi var, AB'ye giden yolu kapamak için mi terör ateşlendi? Kim tarafından? Bizatihi Avrupa dahi olabilir. Diğer soruya gelince. Bu çok ilginç. Acaba, başbakan Tayyip Erdoğan'ın Çankaya'ya çıkmasını önlemek, için mi bunlar yapılıyor? Herhalde yazıda dile getirilen fikirler bir bütün. Her birinin belli payı var. Sonuçta Türkiye kaybediyor. Gelecek zamanlarımız kaybediyor. En çok kaybedenlerse Kürtçüler olur. Rüzgâr ekmekteler.