Dün sabah saat 10'da Sultanahmet ve yakın çevresi, sarsıcı bir infilak sesiyle yankılandı. İlk ânki şaşkınlıktan sonra Dikilitaş yakınında bir bomba patlatıldığı anlaşılmış oldu. 10 ölü ve 15 yaralı var. Ölü ve yaralılar, Türk vatandaşı ve dünyanın değişik memleketlerinden turistler. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, öğleden sonra failin kim olduğunu açıkladı. Katil, Suriyeli bir intihar bombacısıymış.
Resmî açıklama yapılmadan önce, bir sohbette biz de Suriye'yi birinci sıraya koymuştuk. Tahminimiz Suriye, Rusya, PKK, DAEŞ, DHKP, İran şeklindeydi..
Suç faili, Suriyeli olduğuna göre bu defa oraya odaklanmak gerekmekte.
Suriyeli; fakat PYD/YPG'li mi, yani Suriyeli PKK Kürtçüsü mü? Sur, Silopi, Cizre gibi yerlerdeki temizliğin intikamını almak için mi bu toplu cinayet işlenmiştir?
Yoksa; Suriyeli bir Nusayri midir? Bir el Muhaberat ajanı mıdır? Türkiye, saldırıdan bir gün önce Cerablus düşmesin, güneyimizde de facto şeklinde kukla bir Kürt devletciği kurulmasın diye Suriyeli Kuvva-i Millîlerin çıkarttığı destani mücadeleye tanklar ve obüs toplarıyla ve havadan destek vermişti. Baas rejimi, öz halkının katili Beşar Esad, buna misilleme yapmış olabilir.
Sahaya intihar bombacısı sürmenin sebepleri kadar seçilen mekân da üzerinde durulmaya değer. Sultanahmet, İstanbul'un da Türkiye'nin de turizm merkezidir. Orada 12 ay süreyle neredeyse gün 24 saat turist vardır. Katliamı planlayanlar, Sultanahmet semtini iki sebeple seçmiş olmalılar. Bunlardan birincisi, turizmimize zarar vermektir. Nitekim haber duyulur duyulmaz bazı yabancı turizm ofislerinin rezervasyon iptali yaptığı nakledilir oldu. İkinci sebepse ölecek turistler vasıtasıyla vahşetin sesini bütün dünyaya duyurmak...
Hadisenin bir de istihbarat gibi çok ciddi bir boyutu daha var.
Bu dram üzerine MİT iyi niyetle veya kasıtla sorgulanacaktır. İstihbarat kurumumuz, acaba hâlâ paralel yapıdan temizlenemedi mi? Evet, dünyanın her tarafında intihar bombası cinayeti işlenmekte. Fakat oralarda değişik sebeplerle beklenmedik ânlarda yaşanmakta. Bizde ise iç ihanet ve dış hainliğe karşı savaş hâlindeyiz. "Beklenmedik" diye bir söz, mevzubahis olamaz. Düşman zarar vermek için her yolu dener ve mubah sayar. Hâl böyle olunca asker ve polis, olması gereken yerde mücadele verirken istihbarat da aynı ahenkle çalışıyor olmalı. Bu niyette olduklarına da şüphemiz yok. Ancak güçlü zannımız o ki istihbarat teşkilatı içerden sabote edilmekte. Bu sebeple MİT bugünden tezi yok mes'eleyi bir de bu tarafıyla ve titizlikle masaya yatırmalıdır. Muhabere taburlarının cümle kapısındaki yazı doğrudur:
"Muhaberesiz, muharebe olmaz"/Haberleşme olmadan savaş yapılamaz!
Önsezimiz o ki bu patlamanın devamı gelebilir.
İnşallah yanılırız.
Ama yine de tedbirde kusur etmemeli.
Ocak ayında bir turizm merkezinde bu yapılıyorsa yarın turistik bölgelerde beklenmez mi? Keza AVM'ler, metrolar, hatta belki Cuma camileri, stad ve sinemalar vs saniye sektirmeden tarassut edilmelidir.
Kandil'de mağlup olunca ne demişlerdi?
-Savaşı, şehirlere taşıyacağız?
Niyetleri bu.
Ne var ki son gülen iyi güler!
Hainler, hiç bir zaman gülememiştir!..