Şehidler ve kayıplar

A -
A +

Şehidi anlatmaya ihtiyaç yok... Şehidi Allahü teâlâ, mukaddes kelamıyla anlatmakta. Şehidi şehidlik rütbesini de kazanarak ahirete geçen Sultanlar Sultanı Resul -aleyhisselam- haber vermekte. Allah'ını bilen, Peygamberinin sevdalısı bu millet, ilk günden bu yana şehidliğin idrakindedir. Çünkü, aile ocağından Hadisi Şerifin muştusuna, oradan Ayeti Kerime'nin sonsuzluk iklimine bu terbiye ile yetişmiştir. Hamza ismini taşımanın hikmeti bundandır. İşte o terbiye, semamızı tutan mânevî sütundur. Bu sebeple bu millet, şehidini tâzimlerin en güzeliyle yâd eder, hatta o kadar ki bizde annelerin içlerinde sanki gizli bir istek olarak evladının şehid olması arzusu vardır. Şehidliği uzun uzadıya anlatmayacağız... Şehid, ülkesi namına kayıp, kendi adına emsalsiz kazançtır. Terörist/eşkıya ise hem ülke ve hem de kendi adına kayıptır. Askere, polise, vatanın bütünlüğüne, bayrağın ruhaniyetine silah doğrultan, dünyasını da ahiretini de mahvetmiştir. O halde... Buna rağmen.. Dağdakiler nasıl olur da kayıp telakki edilebilir? Sade bir ifadeyle cevabı şöyle: Uyuşturucuya tutulmuşlar kayıp mıdır? Kayıptır. Kötü yola sürüklenmiş kadınlar, kızlar kayıp mıdır? Kayıptır. İntihar eden insanlar kayıp mıdır? Kayıptır. İnanç çürümesine uğramış ateist, kayıp mıdır? Kayıptır. Hapishaneleri dolduran on binler, kayıp mıdır? Kayıptır. Liste uzayıp gidebilir... Bir kere daha tekrarlayalım: Bu terör gailesi, birden bire ortaya çıkmadı. Terör, bir asırlık ve çok sebepli, çok yönlü bir ahtapot problem. Devleti yönetenler, rejimi oturtma adına vahim hatalar işlediler. Bakınız şu sütunlarda 10-15 Sene evveline kadar "Kürt" diye yazamıyorduk, sadece 'Güney Doğulu' diye yazma yetkimiz vardı. Kürt de Kürtçe de 12 Eylül kanunlarıyla yele verilmişti. Vatanın bir bölgesindeki sürgünler, zulümler, işkenceler, baskılar, horlamalar... bu insanların evlerinde öfke öfke, kelime kelime büyüdü, çoğaldı ve kine dönüştü. Bu hadisenin adı, dinimizde "fitne"dir. Cenabı Peygamber, 'fitne yani bozgunculuk çıkartıp, toplumu birbirine düşürmek katilden/adam öldürmekten beter günahtır' buyurmaktalar. Zulüm, haksızılık ve diğerleri, yıllar boyunca teröre gübrelik yaptı. Geçmişte devleti yöneten basiretsiz bazı ekipler, devlet için düşmanlar üretip sonra da bu düşmanlarla mücadele için tekrar illegal kuvvetler üreterek o düşmanları milletin başına sardılar. Yakın tarihte devlet, dindarı, Kürt'ü, Sosyalisti düşman saydı. Az kalsın ev kadını bile düşman oluyordu. 28 Şubatta başında örtü olan kadınlara yer yer nüfus kâğıdı verilmemeye başlanmıştı. "Asker şehidimiz, dağda ölen kaybımızdır!" demek rejimin hatalarıyla yüzleşmesinden bir parçadır. Şimdi olanca meselemiz şudur: -Kayıpların çoğalmasını önlemek, dağı dağlaştırmak!!! Dağdaki militandan bazıları çaresiz vak'adır, bazıları kurtulur. Bunun için hislerle değil, akılla hareket etme zamanıdır. Her şey bitmeden her şey başlamalı.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.